http://www.islamgreen34.tr.gg















İSLAMGREEN34 START
SALAM WORLD TURKISCH START
FACEBOOK İSLAMIC SALAM WORLD
ISLAMIC FACEBOOK SALAM WORLD
İSLAMIC FACEBOOK SELAM WORLD
İSLAMİC FACEBOOK SALAM WORLD CONTACT
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
İSLAMİ RADYOLAR
ASTROLOJİ VE BURÇLAR İLE EVLİLİK
YUSUF İLE ZÜLEYHA
SHOW RADYO
BENİ YENİDEN SEVGİYLE BÜYÜT ANNEM
BENİ GERÇEKTEN SEVEN SADECE ANNEMDİ
ÇEÇENYA YÜREKLERDE BİR SEVDADIR
ŞİİR VE EDEBİYAT SAYFASI
İSLAM - GREEN34 INTERNATIONAL NEW WORLD INW
HAYALİMDEKİ PRENSESİME MEKTUP
SANA SEVGİMİ ANLATAMAM
MURAT YAVUZ ŞAHİNOĞLU - ŞİİR KÖŞESİ
MEKTUP
YALAN BU DÜNYA
LOVE WORLD TEXT
SEVGİSİZ GÖNLÜN İLACI
QUANTUM SPACE
SCORPION AND THE TAYGER
SEVGİSİZ YAŞAYACAK GÜCÜM YOK
SENİ VE SEVGİNİ ÇOK SEVİYORUM
DÜNYA ALEMİNDEKİ MELEK
MESSAGE UNITS
SANAL ALEMDEKİ ZARARLI ETKENLER
İSLAM - GREEN34 SMF THEMA
İSTANBUL VİDEO LINKS
GIDA KATKI MADDELERİ - ARAŞTIRMA RAPORU
ISLAMIC ANIMATION
ISLAMIC VİDEOS
WEBCHAT START
SANAL ALEM - SANAL ALEMDEN İNSAN MANZARALARI
SANAL ALEM - SANAL ALEM AİLELERİ PARÇALIYOR
SANAL ALEM - YUVASI YIKILAN MÜSLÜMAN KADIN
SANAL ALEM - DİNİ SOHBET CHAT SİTELERİ KAPANIYOR
XAT TURKEY POWER - DUYURU
FACEBOOK VE TWİTTER
İSLAMİ İNTERNET SİTELERİ
BACKGROUNDS PHOTOGRAPHY YOUTUBE
SULTANLARIN DERGAHI
İSKENDERPAŞA CEMAATİ BLOG
MEHMET ZAHİD KOTKU K.S HAZRETLERİ - 1 -
MEHMET ZAHİD KOTKU K.S HAZRETLERİ - 2 -
WHOİS İSLAM-GREEN34 PAGE
WORLD GREEN MUSLIMS
İSLAMIC PATTENS WALLPAPER
MUSLIMAH KRİSTİANE BACKER PAGE
MAURİTAİNA MUSLIMS PAGE
IRC ADMINISTRATOR POWER
COCA - COLA VE SAĞLIK
FAİZ VE İSLAMİ KAİDE
DOMUZ ETİ VE SAĞLIK
NAMAZ MÜEZZİN VE TESBİHAT
KAMED-İ İSLAM
TESBİHAT- I KEBİR SABAH NAMAZI
NETWORK MARKETING SISTEMI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA
ONLİNE ELECTRONIC CALCULATOR
ONLİNE ELECTRONIC CALCULATOR TWO
DEMO WEBCHAT UNITS
İSLAM - GREEN34 WEBCHAT
İSLAM - GREEN34 WORLD GROUP
के संगीत एक वैश्विक भाषा
арабские списки музыки
سوف يكون العالم مسلمون
ALLAH ER SPRİCHT DİE SPRACHE DER MUSİK
PROF.DR FARUK EL-BAZ VE NEİL ARMSTRONG - 1. BÖLÜM
PROF.DR FARUK EL-BAZ VE NEİL ARMSTRONG - 2. BÖLÜM
PROF.DR FARUK EL-BAZ VE NEİL ARMSTRONG - 3 . BÖLÜM
AMİN MAALOUF - HAYATI VE ESERLERİ
HAKKINI HELAL ET BABA
İSİM VE ANLAMLAR
WORLD LANGUAGE İSLAM
EZAN MAKAMLARI
FORUM NEW WORLD
LOVE STORY İSLAMGREEN34 PHOTOS
MESNEVİ-MEVLANA
İSLAMGREEN34 FACEBOOK GRUPLARI
FACEBOOK İSLAMGREEN34 INW
MEDİNE - İ MÜNEVVERE
KADIN VE ERKEK BENZEŞMESİ
ISLAM GREEN34 GROUP FACEBOOK PIXEL
PHOTOGRAPHY GALLERY İSLAMGREEN34
SEVGİ MERHAMET VE İSLAM
BENİ GERÇEKTEN KİMSE SEVMEDİ
FACEBOOK VE İSLAMGREEN34 GRUBU
FACEBOOK VE İSLAMİYET
FACEBOOK GRUPLARI VE İSLAMİYET
ISLAMIC FACEBOOK INTRO GALLERY
ALLAH İÇİN NE YAPTIN
COMPASSİON İSLAM-GREEN34
TWİTTER FACEBOOK TURKEY
İSLAM VE ANTİFANATİZM
MÜSLÜMANLAR VE İSLAM
NURLU DUALAR FACEBOOK
İSLAM - GREEN34 GROUP PANEL
DUALAR VE FAZİLETLERİ
JAWA YÜKLEME VE ERROR
İSLAM VE BİLİMSEL HAKİKAT
MÜSLÜMANLARIN GERİ KALIŞI
MÜSLÜMANLAR VE DÜNYA
TENGRA İLE TANRI BAĞINTISI
SİSMOLOJİ VE İSLAM
İSLAM VE TEBLİĞ
İSLAMGREEN34 WORLD CATEGORY REPORT
TÜRKİYEDE KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ
VAKT- I CUMA MUBARAK
RESİMLİ CUMA MESAJLARI
CUMA MESAJLARI RESİMLİ
ARABİC PHOTO LINKS
CUMA DUALARI
KALİGRAFİ SANATI
CUMA MESAJLARI VE DUALARI
ANTİSİYONİZM
İSLAM VE DÜNYA
TÜRK VİDEO SİTELERİ
KURAN'I ANLAMAK VE İSLAMİYETİ YAŞAMAK
YABANCILAR NEDEN MÜSLÜMAN OLDU
İSLAMGREEN34 VİDEOS GOOGLE PAGE
INTERNET WEB TEKNOLOJİ
ISLAMGREEN34 E-CAT CO WEBCHAT
WEBCHAT PANEL SORUN ÇÖZÜMLERİ
İSLAMGREEN34 WEBCHAT FREE PANEL
İSLAMGREEN34 WEBCHAT EVERWHERE DEMO
FRANCO ROBERTSON
FREE SHORTCUTS WEB SITE ICON POWER
İSLAMGREEN34 FACEBOOK - WEB POWER
İSLAMGREEN34 NEW LOGO
RESULULLAH FACEBOOK
GIF ANIME GENERATOR POWER
HZ. MUHAMMED SAV LOGO
ISLAMGREEN34 AQUARIUM SEA FİSH PİCTURE ANIMATION
iSTİKLAL MARŞI MEHTER SOUND
SİGARA İÇMEK HARAMDIR
FREE VIDEO PRODUCTION PROGRAM
FORUMUP PHOTO AND VIDEO PLAY
HALEP VE İNSANLIK İLE İSLAM
ISLAMIC MUSIC STARS
YOUTUBE MUSIC CHANNELS LIST
GREEN CRESCENT GLOBAL
ISLAMGREEN34 NEW WORLD FORUM
FACEBOOK FREE CHAT VE AHLAKSIZLIK
TÜRK ARAMA MOTORLARI
FREE- SYSTEM FORUM PAGE TEXT
FREE-SYSTEM FORUM - PHOTO VIDEO BB CODE PAGE
FREE-SYSTEM FORUM BB CODE PAGE TEXT
FREE -SYSTEM FORUM PAGE
ALLAH AŞKIYLA YANAN KALPLER GRUBU
ISLAMGREEN34 NEW WORLD
ISLAMGREEN34 NEW WORLD START
TÜRK SANAT MÜZİĞİ
İSLAMİ YILBAŞI VE MİLADİ NOEL
ALINTI YAZILAR
ALLAH VE TANRI KAVRAMI
İSLAMİYET VE TANRI KAVRAMI
TENGRAİZM KAVRAMI
MÜZİK VE İSLAMİ GÖRÜŞ
MÜZİK VE İSLAMİ BAKIŞ



PROF.DR FARUK EL-BAZ
NEİL ARMSTRONG

2. BÖLÜM 

NEIL ARMSTRONG VE AYDA EZAN SESİ 

http://www.ilimalemi.com/dogaustu-olaylar/14702-armstrong-ay8217da-ezan-sesi-duydu-mu.html

20 Temmuz 1969 tarihi insanoğlu için önemli bir dönüm noktası sayılır. Ruslarla uzay yarışına giren Amerikalılar, bu yarışta bir adım öne geçerler. Amerikalı üç astronot, dünyanın uydusu Ay’a ayak basar. Astronotl ardan Neil Armstrong’un başından geçtiği iddia edilen bir olay ise 1982 yılından itibaren bazı Müslüman ülke gazeteler inde yer alır. İddiaya göre, Neil Armstrong Ay’da ezan sesi duymuş ve ardından Müslüman olmuştur. Peki, böyle bir olay gerçekten yaşanmış mıydı? İşte bu olayın ayrıntıları ve Neil Armstrong’un anlatılanlara verdiği cevap:

Apollo-11 personeli, Armstrong, Aldrin ve Collins ile birlikte üç astronott
an oluşuyordu. Ay’da yürüyen Armstrong inançları güçlü bir Hıristiyan idi. Ancak yolculuk boyunca birtakım şeyler ‘Sansür’ ediliyord u. Üç astronot birden ‘Başka bir cisim’ görmüşlerdi. Bütün konuşmalar bantlara geçiyordu.
ASTRONOT ALDRİN: Açık kitap gibi bir şey var burada, tam durgunluk
 lar denizinin üstünde.
ASTRONOT ARMSTRONG: İki halka gibi, daha doğrusu bir kitap gibi.
ASTRONOT COLLİNS: tantın odağını değiştirdiğimde bir kitap biçiminde olduğu daha iyi belli oluyor.
YER KONTROL: Ne diyorsunu
 z siz, ayda kitap mı var?
Tuhaflıklar bantlarda yer almaya devam ediyordu. Ertesi gün kitap yok olmuştu ama şimdi de bir parazit radyoyu sürekli meşgul etmeye başladı; İtfaiye arabasının sirenine benzeyen bir ses.
COLLİNS: Duyuyor musunuz? Şu sesi kesin yoksa kulaklarım patlayaca
 k.
YER KONTROL: Bu ses bizden değil, yabancı kaynaklı. Orada sizinle birlikte başkalarının da bulunmak istemediğine emin misiniz?
ARMSTRONG: Şimdi de bir müzik başladı. Yer kontrol, şu parazitle
 rinizi keser misiniz?
YER KONTROL: Hiçbir arıza yok. Müzik oradan sizden geliyor.
ALDRİN: Hiçbir zaman anlaşamayacağız galiba. Bu müzik sesi bizden gelmiyor.
Ertesi gün Armstrong, Ay’a ayakbastı ‘Kartal indi’ diyordu. İlk insan ay’da geziyordu
 . Birden yine o siren sesi gibi parazit geldi. Ama bu kez keskin seslerin içinde şu sözler bantlara geçti: ‘RABBİ-EL ARZ- DİNİ INDAHU- İZA- KUN-ALİM’
YER KONTROL: Hey kim konuşuyor?
Bu sırada Armstrong ayda yürüyordu. O müzik gibi ses bir daha başladı. ‘Eşhedu enlailahe illallah’
YER KONTROL: Yine uçan daireler mi? Neydi o şarkının sözleri?
COLLİNS: EŞEN MAHATMA RESSAMBAL
 LA, Bu Hintçe.
ARMSTRONG: Tamamını dinledim. Kalbe bir huzur veriyor. Galiba Afrika radyolarından biriydi.
ALDRİN: Frekans değiştirdim yine aynı ses. Bu ses Ay’dan geliyor. Radyo mesajı değil. İnanılmaz bir şey.
YER KONTROL: Çıldırdınız mı siz? Havasız yerde ses yayılır mı?
COLLİNS: Ne yani, yine uçan daireler mi?
ARMSTRONG: Kitap biçiminde uçan daire olur mu?
YER KONTROL: Bilinmeye
 n bir hastalık, uzay vurgunu mudur nedir? Bu sesler, kitap, melodi, hep hayal olmalı.
ARMSTRONG: Hayali kamera çeker mi, hayalet bir ses teyp bandına kayıt olur mu?
YER KONTROL: Peki havasız ortamda ses yayılır mı?
Sonra Armstrong ve Apollo-II Astronotl
 arı salimen dünyaya döndüler. Bantlar yeniden dinletild i. Bu sırada NASA’da görevli olan Mısır asıllı Faruk El Baz’a danışıldı. Ay’da okunan bir mesajın sözlerinin ‘Arapça kutsal bir cümle olduğuna’ ilişkin bilirkişi raporu verildi.
Daha sonra aynı cümleyi Apollo-16 astronotu ‘Worden da işitti. Aslında hiç kimse tatmin olmamıştı. Belki UFO, belki başka birileri ama Ay’da bir mesaj vardı. Armstrong bu bilgilerd
 en hiç mi hiç tatmin olmuyordu .
Bu sırada astronotl
 ar dünyayı geziyorla rdı. Gittikler i her yerde büyük bir ilgi ile karşılanan astronotl ardan Armstrong’un yolu Mısır’ın başkenti Kahire’ye düşmüştü. Armstong kendisine gösterilen rağbetten memnundu. Bu sırada olan oldu.
Armstrong irkildi ‘Hey, bu müzik sesi ne?’
Mısırlılar gülmemek için kendileri
 ni biraz tuttular. Sonra da cevap verdiler ‘O müzik değil, Ezan.. Kilise çanları neyse, Cami’nin de ezanı odur.’
Armstrong, ‘Ben bunu daha önce de işittim.’
Elbette işiteceksiniz, dünyada bir milyara yakın Müslüman var. Hangi Müslüman ülkeye gitseniz mutlaka ezan okunur.
‘Ben, dünyayı kastetmiy
 orum, bu sesi Ay’da duydum.’
Armstrong’un yüzü kireç gibiydi: ‘Aman Allah’ım, Seni şurada yanı başımda değil, ta Ay’da buldum.”
Uzun bir süre Armstrong’dan ses seda çıkmadı. Sonunda bir açıklamada bulundu: ‘Ay’a Besmelesi
 z ayak basmışım. Besmeleyi şimdi çekiyorum Artık ben de Müslümanlardanım.’
İşte yukarıda anlatılan bu hikaye, 1982 yılından itibaren özellikle Müslüman ülkelerde dilden dile dolaşmaya başladı. Hatta ciddi gazeteler ve dergiler bile anlatılanları haber olarak yayınladı.
Ancak, madalyonu
 n bir başka yüzü daha vardı. Bu anlatılanlar bir süre sonra Hıristiyan kamuoyuna yansıdı. Lübnan’daki bir Hıristiyan merkezi, Neil Armstrong’dan bir açıklama istedi. Neil Armstrong, asistanı aracığıyla gönderdiği mektupta, Ay’da ezan sesi duymadığını ve Müslüman olmadığını açıkladı. Mektubun Türkçe tercümesi ise şöyleydi:

"NEIL A. ARMSTRONG LÜBNAN, OHIO 45036
Temmuz 14,1983 Bay. Phil Parshall Direktör Asya Araştırma Merkezi
Uluslarar
 ası Hıristiyan Topluluğu 29524 Bobrich Livonia, Michigan 48152

Sevgili Bay. Parshall:
Bay. Armstrong mektubunu
 zu yanıtlamamı ve nazik sorunuz için teşekkür etmemi istedi.
İslama dönme ve ayda veya herhangi bir yerde ezan sesini duyduğuna ilişkin raporların hepsi doğru değildir.
Malezya, Endonezya ve diğer ülkelerde bu raporlar doğrulanmadan basılmıştır. Biz bu yetersiz ve uygun olmayan gazetecil
 iğin size olan olumsuz etkilerin den dolayı özür dileriz.
Sonradan, Bay. Armstrong telefon ile görüşmeyi kabul ederek, kendisi hakkındaki hikayeler
 e tepkisini dile getirdi. Amerika Birleşik Devletler i Senatosu’nun iletişim öncesi ve sonrası ifadesini n bir kopyasını ekleyerek mektubunu kapatıyorum.
İçtenlikle Vivian White
Yönetici Yardımcısı"

Üstünden yıllar geçmiş olmasına rağmen, Neil Armstrong’un Ay’da ezan sesi duyup duymadığı ile ilgili tartışmalar hala devam ediyor.


NEIL ARMSTRONG

http://www.marka-marka.org/2012/08/27/neil-armstrong/

Neil Armstrong 5 Ağustos 1930 tarihinde Wapakonet a, Ohio’da doğdu. Kore Savaşında görev aldı ve ardından üniversiteyi bitirdikt en sonra, NASA organizas yonuna katıldı. 1966 yılında, ilk misyonu yerine getirdi., İkizler VIII için komutan Pilot oldu. 1962 yılında astronot programına katıldı ve astronot oldu. O uzay aracı Apollo 11, ilk insanlı Ay misyonunu n komutanı ve ayda yürüyen ilk insan oldu. Ve 2012 yılında öldü.

Çocukluk ve Gençliği

5 Ağustos 1930′da Wapakonet
 a, Ohio’da Stephen Koenig Armstrong ve Viyola Louise Engel’in çocuğu olarak dünyaya geldi. June ve Dean adlı iki küçük kardeşi vardı.İlk ve orta öğrenimi sırasında izcilik yaptı.

Astronot Neil Armstrong erken yaşta uçuş için bir hayranlık geliştirdi ve o 16 yaşındayken pilotluk lisansını kazandı. 1947 yılında Armstrong ABD Donanması bursu ile Purdue Üniversitesi’nde uzay mühendisliği okumaya başladı.

Armstrong 26 Ocak 1949 yılında Kore Savaşı’nda hizmete çağrıldığı için üniversite çalışmalarına ara verdi. Bir Amerikan deniz kuvvetler
 i pilotu olan Armstrong, bu askeri çatışmalar sırasında 78 saat uçuş yaptı. 1952 yılında askerlik görevinden ayrıldı ve üniversiteye döndü. Birkaç yıl sonra, Armstrong sonra Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA)ya üye oldu Havacılık Ulusal Danışma Komitesi (NACA) katıldı. Bu devlet kurumları için, test pilotu ve mühendis olarak bir süre çalıştı. Armstrong saatte 4.000 millik bir hıza ulaşabillen , X-15 de dahil olmak üzere, birçok yüksek hızlı uçağı test etti.

Astronot Programı

Armstrong, 28 Ocak 1956 tarihinde Janet Shearon evlendi. Oğlu Eric 1957 yılında, 1959 yılında kızı Karen doğdu. Ne yazık ki, Karen Ocak 1962 yılında bir inoperabl beyin tümörü ile ilişkili komplikas
 yonlar nedeniyle öldü. Ertesi yıl, Armstrong’un üçüncü çocuğu, oğlu Mark dünyaya geldi.

Aynı yıl, Armstrong astronot programına katıldı. O ve ailesi Houston, Teksas’a taşındı ve Armstrong’un ilk görevi, İkizler VIII’de komutan pilotlukt
 u. . O ve arkadaşları astronot David Scott 16 Mart 1966′da dünyanın yörüngesine başarıyla gönderildi. Yörüngede iken, kısaca Hedef araç İkizler Agena ile uzay kapsülünü sabitleme yi başardılar Bu iki araç başarıyla uzayda ilk kez demirlemiş oldu. Bu manevra sırasında, bazı sorunlar yaşadılar ve görevlerini kısa kesmek zorunda kaldılar. Misyonunu n başlamasından yaklaşık 11 saat sonra Pasifik Okyanusu indiler ve daha sonra USS Mason tarafından kurtarıldılar

Aya Yolculuk

Armstrong, 1969 yılında daha da büyük bir meydan okuma ile karşı karşıya.Michael Collins ve Edwin E. “Buzz” Aldrin ile birlikte,NASA’nın aya ilk insanlı uzay aracı gönderme misyonunu
 n bir parçası oldu. Üçlü 16 Temmuz 1969 tarihinde uzaya gönderildi. Görevin komutanı olarak, Armstrong, 20 Temmuz 1969 tarihinde Ay’ın yüzeyine ilk ayak basan insan olmuştur.

22:56 anda, Armstrong Lunar Module’den aya iniş yaptı ve Tarihe geçen o Meşhur cümleyi söyledi; “”Bu benim için küçük, ama insanlık için dev bir adım..” (“That’s one small step for [a] man, one giant leap for mankind.”), dedi. Yaklaşık iki buçuk saat boyunca, Armstrong ve Aldrin örnekleri aldılar ve deneyleri yürüttüler. Onlar da kendi ayak izleri de dahil olmak üzere, ay yüzeyinin çeşitli fotoğraflarını çektiler.

24 Temmuz 1969 tarihinde Dünyaya dönen, Apollo 11 Hawaii Pasifik Okyanusu’nun batısına indi. Mürettebat üç hafta boyunca uzayda herhangi bir enfeksiyo
 n veya hastalık kapma riskine karşı karantina da tutuldula r.

Çok geçmeden, Apollo 11′in üç astronotu sıcak bir karşılama evlerine gönderildiler. Kalabalıklar Ünlü Kahramanl
 ar için New York sokaklarını doldurdul ar. Armstrong Özgürlük Madalyası ve Şeref Uzay Madalyası dahil olmak üzere çabaları için çok sayıda ödül aldı.

Armstrong 1971 yılına kadar doçent yardımcısı ve havacılık yöneticisi olarak NASA’da kaldı.Armstrong 1971 yılında NASA’dan ayrılarak Cincinnat
 i Üniversitesi’nde çalışmaya başladı. 1979 yılına kadar uzay mühendisliği bölümünde profesör olarak çalışmıştır. 1985′ten 1986′ya kadar Uluslarar ası Uzay Komisyonu’nda hizmet vermiştir. 1986 yılında Challenge r kazasının araştırma komisyonu na başkan yardımcısı olarak atandı.

Sözcüsü görevleri ile birlikte, o da Marathon Oil, Learjet, Cinergy (Cincinnat
 i Gas & Electric Company), Taft Yayıncılık, United Airlines, Eaton Corporati on, AIL Sistemler i ve Thiokol dahil olmak üzere birçok şirketin , yönetim kurulunda görev yaptı.2002 yılında EDO Corporati on yönetim kurulu başkanı olarak emekli oldu.

Hastalık Ve Ölümü

Armstrong’a Ağustos 2012 yılında kalp bypass operasyon
 u uygulandı. Birkaç hafta sonra, 25 Ağustos 2012 tarihinde, Neil Armstrong 82 yaşındayken “kardiyova sküler prosedürler kaynaklan an komplikasyonlar”dan dolayı öldü. Cenazesi ilk evliliğinden Indian Hill, Ohio’daki ikinci eşi Carol ve iki oğlu tarafından kaldırıldı. O ve ilk eşi 1994 yılında boşanmıştı.

NEIL ARMSTRONG MÜSLÜMAN MI?

Aya ilk ayak basan astronot olan Neil Armstrong’un Müslüman olduğu yönündeki söylentiler uzun zamandır tartışılıyor. Ve Ölümünden sonra da tartışılmaya devam edecek gibi…. Hatta bazıları onun uzayda ezan sesini duyduğunu da söylerler. Ancak Armstrong’u yakıdan tanıyan ve onunla birlikte çalışan bilim adamlarından biri tüm bu bilgileri birinci ağızdan yalanlıyor. Tüm bu söylentiler Armstrong’un söylediklerinin tamamen yanlış aktarılmasından kaynaklanıyor.

Dünyabülteni.Net’in haberine göre- Konuyla ilgili geçen bir dergiye demeç veren dünyaca ünlü Mısırlı bilim adamı Dr. Farouk El-Baz, Armstrong’un Müslüman olduğu söylentilerinin nasıl meydana çıktığını şöyle anlatıyor:

İDDİA TAMAMEN ASILSIZ

Tüm astronotl
 ar çok dindar insanlardı çünkü onlar test pilotlarıydı. Test pilot, şimdiye kadar hiç kimsenin gitmediği bir yere ilk uçan kişiye denir. Bu yüzden onlar Allah’a inanmalıydı çünkü hiç bilmedikl eri bir yere gidiyorla rdı. Ve onlar bu yüzden dindar insanlardı fakat hiçbiri de dinini değiştirmedi. Neil Amstrong’un Mısır’da ezan sesi duyduktan sonra “ben aynı sesi Ay’da da duydum” diyerek müslüman olduğu söylentisi tamamen anlamsız ve tamamen yanlıştır. Bu olay aslında başka bir şeyden dolayı bu hale gelmiştir. Tüm bunlar bir hikâyeye dayalıdır. Şöyleki Apollo 15 görevinde, uzay aracında birçok yenilik vardı ve biz bu yüzden astronotl arın hayatından endişe ediyorduk . Ve değişikliklerin bir probleme sebep olacağından dolayı korkuyord uk.

ASTRONOTL
 ARA FATİHA SÜRESİ VERİLDİ

Bundan dolayı ekstra korunma olsun diye astronotl
 ara kendileri yle götürmeleri için Kur’an’ı Kerim’in ilk sûresi olan Fatiha Suresi’ni verdim. Onlar da “Mükemmel! Gerekli olan tüm korunma önemlerini aldık” diyerek Fatiha Sûresi’ni yanlarına alarak Ay’a indiler. Döndüklerinde basına korunmala rı için verdiğim Fatiha Sûresi hakkında da konuştular. “Yanımıza sadece İncil almadık. Kur-an’ı Kerim’den bir kısım da aldık” dediler. Sonra insanlar “Kur’an’ı Kerim mi aldınız yanınıza?” diye tekrar sorunca, astronotl ar “Yer ekibinden Dr. Farouk var. Korunmamız için Kur’an’ı Kerim’den bir kısmını bize verdi” diye cevap vermişler. Ve sonra astronotl arın bu demeçleri gazeteler de yer aldı. Ve Mısır’a gelip Arapça’ya çevirildi. Ve daha sonra bu haber Mısır’dan İran’a, sonra daha doğuya Afganista n’a ve daha doğuya, Hindistan’a kadar ulaştı. Ve Hindistan’a ulaştığı zaman, haber orda ”’Neil Amstrong’un Mısır’da ezan sesi duyduktan sonra “Ben aynı sesi Ay’da da duydum” diyerek müslüman olduğu”’ şeklinde söylenmeye başlandı.

KULAKTAN KULAĞA AKTARILIN
 CA…

Fakat haber zamanla kişiden kişiye yayıldı. Bir insan başka bir insana haberi anlata anlata en sonunda “Ah! Bir Astoronot mu? Ah! O, Neil Amstrong. Hatta o şu şu olaydan sonra müslüman oldu” şeklindeki söylentiye dönüştü.

UZAYDA EZAN SESİ DUYAMAZSI
 N

Uzay’da ezan sesi duyamazsın. Duyacağın tek ses, Huston’dan gelen sestir. Asıl önemli nokta burası değil. Önemli olan soru şu aslında “Biz, müslümanlar olarak, İslam’ın iyi bir din olup olmadığından korkuyor muyuz ve şüpheleniyor muyuz?” Ünlü biri müslüman olduğunda “biz iyiyiz o zaman, İslam hak öyleyse” şeklinde konuşmaya başlıyoruz. İslam’ın doğru bir din olduğunu söylememiz için birisinin müslüman olmasını bekliyoru
 z. Ve daha sonra “İslamiyet doğru bir dindir” diyebiliyoruz. Bu çok anlamsız ve bana göre böyle düşünülmesi çok aptalca bir durumdur.”

KURAN-I KERİM UZAYA NASIL ÇIKTI

http://yenisafak.com.tr/arsiv/2003/ocak/19/g3.html

Kur'an-ı Kerim Ay'a nasıl gitti? 

1968-72 yılları arasında gerçekleştirilen Apollo ay programının en ilginç olaylarından birini, bundan iki buçuk yıl önce "National Geographi
 c" kanalını izlerken bir rastlantı sonucu yakaladım. Bilim ve Kur'an ilişkileri üzerine türetilen onlarca asılsız öyküden sonra, işte size yakın tarihten süzülüp gelen tümüyle gerçek bir olay... 

Ali Murat Güven 
17 Ağustos 2000 akşamı, İngilizce dilde yayın yapan orijinal "National Geographi
 c" kanalı, NASA'nın 1967-1972 yılları arasında yürüttüğü "Apollo Ay Programı"nı anlatan "To The Moon" (Ay'a Doğru) adlı bir belgesel film yayımladı. Ay'a gidiş serüveni çocukluğumdan beri hep ilgimi çekmiştir, bu nedenle ekranda ne zaman dünyamızın uydusu üzerine bir belgesel görsem mutlaka kaydederi m. Bu filmi de daha başlar başlamaz kaydetmey e başladım. 

"To the Moon"da, Apollo ay programına emeği geçmiş bir sürü astronot ve bilim adamı tek tek konuşup o günlere ilişkin anılarını yâdetmekteydi. Şimdiye kadar hiç ekrana gelmemiş olan bir dizi yeni uzay çekimi de bu belgesel kapsamında ilk kez izleyicil
 ere sunuluyor du. 

Astronotl
 arı büyük bir keyifle izlerken, filmin bir bölümünde ekrana Profesör Faruk El Baz geldi ve anılarını anlatmaya başladı. El Baz, NASA'da uzun yıllar boyunca stratejik görevler almış Mısırlı Müslüman bir bilim adamıdır ve kendisi o dönemde de Apollo ay programının en önde gelen yöneticilerinden biriydi. Halen hayatta olan bu dindaşımız, ünlü Cape Caneveral uzay üssünde "uçuş yöneticisi" olarak Apollo astronotlarının başarıları için bolca ter dökmüştü. 

26 Temmuz 1971 tarihinde fırlatılan Apollo 15, günümüzde tüm bir Apollo programının en riskli uçuşu olarak anımsanıyor. El Baz, belgeseld
 e bu riskin nedenini "aşırı yük" olarak açıklıyordu. Hani Ay belgesell erinde sık sık gördüğümüz, uydumuzun yüzeyinde hoplaya zıplaya ilerleyen bir otomobili vardır ya, işte o araç ilk kez 15 numaralı uçuşla Ay'a götürülmüştü. 

"Apollo 15 seferinde televizyo
 n kameraları, otomobil ve bir sürü deney araç-gereci vardı. Satürn 5 roketine daha önce yapılan dört seferin toplamından daha fazla yük yüklemiştik" diyordu El Baz, kendisiyl e yapılan o söyleşide. "Ve çıkabilecek aksaklıklardan da çok korkuyord uk. Apollo 1 denemesin de üç astronotu muz yanarak ölmüştü, Apollo 13'ün ekibini güç bela dünyaya geri getirmiştik ve kamuoyunu n bir daha böyle bir felakete tahammülü yoktu." 

Uçuş anına saatler kala, Faruk El Baz geminin üç astronotu, komutan David Scott, yardımcıları James Irwin ve Alfred Worden ile son kez kucaklaşır ve komutan Scott'a aynen şu sözleri söyler: "Sana İngilizce bir Kur'an-ı Kerim getirdim. Bu bizim dinimi-zin kutsal kitabıdır. Bunu yolculuk boyunca sık sık okuyun. İnanıyorum ki Yüce Allah sizleri her türlü tehlikede
 n koruyacak tır." Scott, El Baz'a teşekkür ederek Kur'an'ı yanına alır. Bir kaç saat sonra da Apollo uçuşlarının en riskli anlarından biri olan fırlatma işlemi sorunsuz bir biçimde gerçekleşecektir. Araç dört günlük bir yolculukt an sonra Ay'a ulaşır. Yol boyunca Kur'an'dan pasajlar okuyan ekip üyeleri, yanlarında götürdükleri ağır kargoyu Ay yüzeyine rahatça indirir, ünlü "Rover" ile pudrayı andıran yüzeyde çocuklar gibi güle oynaya gezinip bu eşsiz anları filme alırlar. Sonra da otomobili ve televizyo n kameralarını (ve muhtemele n Kur'an'ı da) Ay'da bırakarak dönüş yoluna çıkarlar. "Muhtemele n" diyorum, çünkü izlediğim belgeselde bu bölüm pek açık değildi. Apollo uçuşlarında astronotl arın kargolarının çok önemli bir bölümünü rahat havalanab ilmek için ay yüzeyine terkettiklerini bildiğimizden, durumdan böyle bir mantıksal çıkarım yapıyoruz. 

Sonuçta, Scott ve adamları, tüm bir Apollo programının belki de en sorunsuz uçuşunu tamamlayıp, Florida'dan ayrılışlarından tam 295 saat 12 dakika sonra dünyaya geri dönerler. Tıpkı uçuş yöneticileri Faruk El Baz gibi üç astronot da bugün hâlâ hayatta ve izlediğim belgeseld
 e o günlere tanıklık ediyorlar dı. 



1980'ler, Türkiye'deki inançlı kesimleri
 n "kent efsaneler iyle" bolca sömürüldüğü, ahlâkî özdenetimden yoksun bir dönem oldu. Merkezind e yüce dinimizin bulunduğu birtakım hayâl ürünü olaylarla Müslümanlar'ın imanlarını güçlendireceklerini, imansızları da imana getirecek lerini sanan bir grup hayâlperest, ilk önce "Çağrı"nın başrol oyuncusu müteveffa Anthony Quinn'i -sanki çok gerekliym iş gibi- "Müslüman" ilan etti. Ardından, Ay'a ayak basan ilk astronot olan Neil Armstrong'u aynı şekilde "zorla" imana getirdile r. Bir süre sonra ünlü okyanus bilimci Kaptan Jacques-Yves Cousteau'nun da Atlas Okyanusu'nda keşfettiği bir sıcak su akıntısı nedeniyle İslâm'ı seçtiği duyuruldu kitlelere . Ardından, hayatı boyunca Türkiye dışına adım dahi atmamış, aslında öz be öz Türk olan bir takım "yabancı uyruklu (!) Müslüman bilim adamları" türedi ve bunların yazdıkları "yüksek bilim kitapları" bu saf ülkede yıllarca yok sattı. 

Yukarıda saydığım örnek olayların tümü koca birer yalandı. Anthony Quinn kuşkusuz ki çok iyi bir oyuncuydu
 . Ancak, son nefesine kadar vasat bir Katolik olarak yaşadı, inanca ve İslâm âlemine ilişkin ölümünden önceki en taze düşüncelerini bizzat kendisini n yazdığı ve Altın Kitaplar'dan Türkçe'ye de çevrilen "Tek Kişilik Tango" adlı özyaşam öyküsünde bulabilir siniz. Üstelik Quinn, özel hayatında İsrail'e ve siyonist düşünceye açık destek veren bir adamdı, bu nedenle Libya'da "Çağrı"yı çekerken kaldığı otelde karşılaştığı Yaser Arafat'la hafiften nasıl atıştığını da anlatır o kitabında. 

Neil Armstrong hâlâ hayatta ve emekli bir havacı olarak bazı büyük Amerikan şirketlerine danışmanlık yapıyor. Bu söylenti 1980'lerde onun kulağına kadar gitti ve adamcağız belki bin kere Hıristiyan olduğunu açıkladı. Ayrıca, kendisine günümüzde elektroni
 k posta yoluyla bile ulaşıp konuyu sormanız mümkün. 

Jacques-Yves Cousteau, 1997 yılında öldüğünde hâlâ tam bir Katolikti ve bizzat vasiyeti üzerine kendisi için kilisede dînî tören yapıldı, ardından da Paris'te bir Hıristiyan mezarlığına gömüldü. 

1980'li yıllarda yazdığı "bilim-kurgu" kitaplarında aslen ateist, budist ve Hıristiyan olan yüzlerce kişiyi hiç utanmadan "gizli Müslümanmış" gibi gösteren, bu arada kendisini de NASA'dan emekli Danimarka
 lı atom fizikçisi olarak tanıtan "Hans Von Aiberg" lâkaplı vatandaşı herhalde hatırlarsınız. Onun da maskesini bu fakir düşürdü zamanında; şimdilerde ne mutlu ki pek ortalıkta gözükmüyor. 

İslâm'ın, "birtakım şöhretli insanların onu seçmesiyle şeref ve itibar kazanacağı" gibi sakat bir düşünceden ömrüm boyunca hep nefret ettim, bu tür propagand
 alarla hayır işleyeceğini sanan bütün kişi ve gruplarda n da ısrarla uzak durdum. Çünkü, işinde başarılı bir Batılı bilim ya da sanat adamı, eğer yaradılışın sırrını kavrayıp İslâm'a yönelirse bu olsa olsa kendisine şeref getirir, "evrenin kanunu" olan İslâm'a değil. Bu arada, yeryüzünde yaşayan herkes de mutlaka Müslüman olmak zorunda değil. Bu bir takdir ve nasip meselesi. .. 

Ancak, tüm bunlara karşın "kent efsaneler
 i" yine de ilgi görüyor. Özellikle İslâm'a ilişkin olanları... Bu Pazar aktaracağım olay, İslam-bilim ilişkilerine ilginç bir örnek, ancak altını çizerek belirtmek isterim ki kesinlikl e bir safsatada n söz etmeyeceğiz. Çünkü, asla kanıtsız yazıp konuşmayan biri olarak, anlatacağım olayın elimde "video kaset" şeklinde bir kanıtı da bulunuyor 


Reha Muhtar'ın haberi 

El Baz'ın anılarını videoya kaydettiğim dönemde, bu ilginç olayı kamuoyuna aktarabil
 eceğim herhangi bir basın-yayın organında görevli değildim. Ancak, o günlerde henüz Show TV'de görev yapmakta olan Sayın Reha Muhtar'ı aradım. Reha Bey haberle çok ilgilendi, verdiğim görüntüleri kullanara k kendisini n sağ kolu durumunda ki deneyimli muhabir Fatih Polat'ın özenli kurgusu eşliğinde özel bir haber hazırlattı. Ve bunu geçtiğimiz yılın başlarında Show ekranlarından milyonlar ca izleyiciy e sundu. Bu şekilde Türkiye kamuoyu da İslâm-bilim ilişkileri üzerine "palavrasız" bir haber izlemiş oldu. 

Biz Müslümanlar için derin bir duygusal boyutu olan bu olayı, gazetemiz Yeni Şafak'ta sizlerle biraz daha detaylı biçimiyle bir kez daha paylaşmayı istedim. Bundan sonra bu tür sohbetler açıldığında insanoğlunun Ay'a bir Kur'an götürdüğünü ve ilahi mesajın orada da yankılandığını rahatlıkla anlatabil
 irsiniz. Biliniz ki bu defaki enformasy on, Batılılar'a karşı kompleks yüklü hasta bir hayâl gücü-nün ürünü değildir. Hatırla-tayım, kaset hâlâ bende! 

YENİ ŞAFAK FARUK EL-BAZ RÖPORTAJ

YAZI DİZİSİ 1. BÖLÜM

http://www.dipsizkuyu.net/16-bilim/19314-nasanin-musluman-krali-prof-dr-faruk-el-baz-yeni-safak-gazetesi-yazi-dizisi.html

O'nu sizlere tanıtmaya nereden başlamam gerektiğini gerçekten bilemiyorum Ancak çok iyi bildiğim bir şey var ise, o da bana meslek hayatımın en güzel, en anlamlı röportajlarından birini yapma şansı vermiş olduğu… Prof Dr Faruk El-Baz'ın öylesine olağanüstü bir bilimsel kariyeri var ki, bunu bazı başlıkları atlayarak özetlemeye kalksam hem sizlere hem de ona haksızlık etmiş olacağım Ancak, ben yine de -medya dünyasının o ünlü cümlesi "yerimiz sınırlı"nın ardına sığınarak- çaresizlik içinde ana başlıklardan hareket etmek zorundayım 
1 Ocak 1938'de Mısır'da Nil Deltası'ndaki bir köy olan Tûk el-Aklam'da dünyaya gelen El-Baz, çölü yaşam alanı edinmiş kalabalık bir ailenin üyesiydi Belki de bu nedenledi
 r ki "çöl jeolojisi" alanında sonradan dünyanın en seçkin uzmanlarından birine dönüşecekti
Bir ilâhiyatçı olan babası tarafından sürekli okuması ve araştırması için teşvik edilen El-Baz, parlak bilimsel kariyerin
 e ilk adımı 1958'de mezun olduğu Kahire-Ain Shams Üniversitesi'nde attı Bu eğitim süreci Assiut Üniversitesi, Missouri Mineral ve Metalurji Yüksek Okulu, doktorasını yaptığı Missouri Üniversitesi ve ardından da Heidelber g Üniversitesi ile devam etti
Bilimsel donanımını pratik uygulamal
 arda kullanmay a yatkın kişiliğiyle, başarılı bir kimyager ve jeolog olarak bilimsel ününün adım adım yayılmaya başladığı bu dönemde uzman sıfatıyla Pan American petrol şirketinde çalışmaya başladı ve Süveyş Kanalı'nda bulunan ilk petrol havzasının keşif çalışmalarına katıldı
1967 yılından itibaren Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA'ya kabul edilerek altı yıl süreyle Apollo Ay Programı'nda çok önemli görevler üstlenen El-Baz, bu dönemde "Ay'da İniş Bölgeleri Saptama Komitesi"nin genel sekreterl
 iği, "Uzay Gözlemleri ve Fotografi k Görüntüleme Merkezi"nin baş müfettişliği, "Apollo Astronotl arı Uçuş Eğitim Dairesi"nin başkanlığını yaptı Bilim tarihine altın harflerle yazılan başarılara imza attığı bu görev döneminde, bütün Apollo astronotl arına bilimsel eğitimlerini -bir Müslüman bilgin olarak- bizzat o verdi Bu anlamda bakıldığında Ay'a hiç ayak basmadı, ama Ay'a ayak basan 12 müstesna adamın ardında da -adetâ "Yıldız Savaşları" filmindek i jedi şovalyelerinin bilge hocası Yoda gibi- hep o vardı Sözün burasında, Apollo 15 astronotlarından Alfred Merril Worden'in kayıtlara geçen şu ünlü sözünü aktararak El Baz'ın bu operasyon a katkılarını bizzat öğrencisinin ağzından özetleyelim Worden, Ay'dan dönüşünün ardından gerçekleştirdiği medya söyleşilerinden birinde aynen şöyle demişti: "Kral'ın bize verdiği eğitimden sonra, Ay'dayken kendimi daha önce oraya gitmiş biri gibi hissettim" 
Yazı dizimizin başlığında yer alan "Kral" ifadesi de işte buradan geliyor, Yani benim uydurmam ya da alanında başarılı olmuş bir dindaşımıza yönelik hamasî bir kayırmam değil Yaptığım ön araştırmalarda El-Baz'ın rahle-i tedrisatından geçen Apollo astronotl
 arının ona hayranlık düzeyinde bağlı olduklarını ve kendi aralarında "Kral" lâkabını taktıklarını öğrendim Bu yüzden ben de onu dizimizin başlığında aynı lâkapla andım
Apollo Ay Programı tamamlandıktan sonra ödüllere boğulan ve ünlü Smithsoni
 an Enstitüsü tarafından Washingto n'da bir "Gezegenle ri Araştırma Merkezi" kurmakla görevlendirilen El-Baz, 1973-1975 yılları arasında Ruslarla Amerikalıların uzay alanında ilk kez işbirliği yaptıkları Apollo-Soyuz projesind e de aktif görevler aldı
1980'lerde National Geographi
 c Society (Ulusal Coğrafya Derneği) için çöl jeolojisi üzerine araştırmalar yürüten ve bu araştırmaları derneğin ünlü "sarı" dergisind e de yayımlanan Hoca'nın, ikinci uzay çağı sayılan "uzay mekikleri" döneminde ise optik konusunda ki uzmanlığını konuşturduğunu, bu araçların uzayda kaliteli görüntü kaydedebi lmesi için gerekli olan geniş açılı kameraları tasarladığını görüyoruz O günden bugüne kadar da bir sürü saygın bilimsel kurumda akademisy enlik, yönetim kurulu üyeliği, yöneticilik, ödüller, ödüller, ödüller… En sonunda da Boston Üniversitesi bünyesinde bulunan "Uzaktan Algılama Merkezi"nde yöneticilik… 
Düz bir metin halinde bile sayfalar dolduran bu uzun biyografi
 yi nereden özetleyeceğimi, El-Baz'ın hangi kurumdaki yöneticiliğini, aldığı hangi büyük ödülü ön plana çıkartacağımı gerçekten şaşırmış durumdayım En iyisi durumu şöyle özetleyip, bir an önce kestirmed en kurtulayım bu görevden: Kelimenin tam anlamıyla "aşmış" bir bilginle karşı karşıyayız! Onun benzersiz bilimsel kariyerin i tam anlamıyla öğrenmek istiyorsa nız, lütfen beni bu dertten kurtarın ve hiç üşenmeksizin Boston Üniversitesi'nin web sitesinde yayımlanan şu ayrıntılı CV'sine bir göz atın Okuduklarınız karşısında gözleriniz kamaşacak! 
http://www.bu.edu/remotesensing/Facu...az/FEBbio.html 
Ayrıca bir hatırlatma daha: Okuyacağınız söyleşinin ardından El-Baz hakkında daha ayrıntılı bir inceleme yapma arzusu duyarsanız, özellikle internet taramalarında adının yazılışını Türkçe'de kullandığımız gibi değil, İngilizce versiyonu
 yla -yani "Farouk El-Baz" olarak- girmeye özen gösterin Bu sayede çok daha fazla belge ve bilgiye ulaşabilirsiniz
Beş bölüm halinde sunacağımız bu söyleşiyi, Temmuz ayının son günleriyle Ağustos ayının ilk haftası arasında internet üzerinden yaptık Ancak, Boston ile İstanbul arasındaki bu soru-cevap yazışmalarının dışında, mülâkatımızın öncesi ve sonrasında Hoca ile bir çok kişisel yazışmamız da oldu Ki ben kendi adıma bu parça parça yazışmalardan bile pek çok şey öğrenmiş bulunuyor
 um Aynı kültürün iki mensubu olarak iletişim kurmamızı sağlayan ortak dil -ne yazık ki- İngilizceydi Yani, ikimizin de ana dili olmayan üçüncü bir dil Bu nedenle, onun cevap tarzına egemen olan Müslümanca sıcaklığı ve içtenliği çevirileri yaparken de aynen yansıtmaya çalıştım Öyle ki, adımın "Ali Murat" olarak telaffuzunu daha çok sevmeme karşın, onun bana kültürel bir yakınlık duyarak sürekli "Ali" diye hitap edişini de metinde aynen muhafaza ettim Bazen, vermek istediği mesajı pekiştirebilmek için cümlelerine Türkçeye özgü küçük kıvraklıklar eklediğim de oldu Çünkü, bugüne kadar gerek Batılı uluslarda n, gerekse kendi ulusumdan bazı "yabancılara" yüzlerce yazılı soru yöneltip onlardan son derece resmî ve "çelik soğukluğunda" cevaplar almış biri olarak, karşılaştığım bu sıcak üslûbun hakkını vermezsem gerçekten haksızlık etmiş olurdum "Müslüman kimlik" böyle birşey işte, bu kimliği lâyıkıyla taşıyabilenler de Ay'a insan gönderen ekibin birer üyesi olsalar bile çevrelerine karşı -fıtrattan gelen- bir sıcaklığı yansıtmayı asla ihmâl etmiyorla r Darısı, insanlığa ve İslâm'a El-Baz'ın yaptığı hizmetler in milyonda biri kadar hizmetler i olmamasına karşın kibirinde n yanına varılamayanların başına! 
20'nci yüzyılda İslâm dünyasının yetiştirdiği en değerli bilginler
 den biriyle, belki de birincisi yle yapılmış olan bu tarihî değere sahip söyleşiyi, benim gerçekleştirirken duyduğuma benzer bir heyecan ve ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum… 
* * * - Sayın Hocam, gazetem Yeni Şafak adına yaptığım bu başvuruyu kabul ettiğiniz için öncelikle çok teşekkür ederim Anlatacak
 larınızın hem Türkiye Müslümanları, hem de bu söyleşiden bir biçimde haberdar olup onu kendi dillerine tercüme ederek okuyacak olan başka ülkelerden Müslümanlar için son derece yararlı olacağına inanıyorum 
İslâm dünyasında "İslâm" ve "pozitif bilimler" arası ilişkiler sözkonusu olduğunda sizin gibi kanlı canlı, tümüyle gerçek ve hepimizi gururlandıran örnekler olduğu gibi ne yazık ki bir sürü hurafe ve söylenti de ortalıkta dolaşıyor Bunlardan en ünlüsü de Apollo 11 astronotu Neil Armstrong'un Ay'a gittiğinde orada bir "ezan sesi" duyduğu ve bir süre sonra da İslâm dinini benimsediği yönündeki çeyrek yüzyıllık söylenti… Bildiğim kadarıyla Bay Armstrong da sözkonusu iddiaları birkaç kez kibarca yalanlamıştı Ama buna rağmen İslâm ülkelerinde yaşayanların önemli bir bölümü bu söylentiye inanmakta ısrar ediyor
(Hıristiyanların ve ateistler
 in, bu gibi iddiaları ortaya atan Müslümanlarla nasıl alay ettiğini görmeniz için iki ayrı internet adresi
http://wwwanswering-islamorg/Hoaxes/neilhtml 
http://www.islamiyetgercekleri.org/c...earmstrong.htm 
İslâm dünyasını yıllardır küçük düşüren bu bıktırıcı iddianın arka planını bir kez de sizden öğrenmek isteriz Armstrong ile kişisel bir dostluğunuz var mı? Kendisiyl
 e ilgili olarak türetilen bu ünlü söylenti ne denli gerçektir? 
- Neil Armstrong'u da diğer bütün Apollo astronotl
 arını da çok yakından tanırım Çünkü hemen hemen hepsinin Ay yüzeyine iniş eğitimlerini ben verdim Neil'in Ay'a inişinin üzerinden tam 35 yıl geçti, ancak bugün hem onunla hem de diğer bir çok astronotl a kişisel dostlukla rım hâlâ devam ediyor Çünkü biz bir ekip olarak 20'nci yüzyılın en önemli bilimsel atılımını gerçekleştirmenin mutluluğunu paylaştık
Bu önemli soruyla, beni de yıllardır gerçekten çok rahatsız eden çirkin bir söylentiye parmak bastın sevgili Ali… Sen ve gazeten aracılığıyla hem Türkiyeli kardeşlerime, hem de bu söyleşimizden haberdar olması muhtemel diğer ülkelerden Müslüman okurlara altını çize çize duyurmak istiyorum ki NEIL ARMSTRONG AYDA ASLA "EZAN SESİ" SAYILABİLECEK NİTELİKTE GİZEMLİ BİR SES DUYMAMIŞ VE BİZİM BU GÖRÜŞMEYİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİMİZ GÜNE KADAR DA MÜSLÜMAN OLDUĞUNA DAİR HİÇBİR AÇIKLAMA YAPMAMIŞTIR Üstelik, Müslüman bir bilim insanı olarak, ben onun böyle bir karar almasına hiç de gerek olmadığını düşünüyorum
Böyle içi boş dedikodul
 ar bütün duyarlı Müslümanlar gibi beni de derinden yaralamak tadır Bu tip bir sığ yaklaşımı savunanla ra göre, dünyaca ünlü bir kişi İslâm dinini benimsediğini açıklarsa o zaman İslâm "iyi birşey" oluyor ve global anlamda da saygınlığını güçlendiriyor Oysa ben inanmış bir Müslüman olarak bundan daha çirkin bir yaklaşım, İslâm'a bundan daha büyük bir hakaret düşünemiyorum
Neil şu anda 74 yaşında ve Ohio'da ailesiyle münzevî bir hayat sürüyor O benden 8 yaş daha büyüktür Eğer günün birinde kendi rızasıyla İslâm dinine geçtiğini açıklasaydı, bundan hepimiz derin bir mutluluk duyardık elbette Pekiyi, Müslüman olmadığı zaman ne olacak, 1400 yıllık İslâm anlamını ve önemini mi yitirecek? Müslümanların dinlerine inanmak ve güvenmek için mutlaka "Batılı" bir kanıta mı ihtiyacı var? Böyle olduğunu düşünenler zaten bu dinin yanına hiç uğramamalıdır İlla da bu şekilde gösterişli bir kanıtın gölgesine sığınmak isteyenle
 re, sadece böyle şeylerle huzura erenlere ben kanıtın en güzelini vereyim isterseni z Evet, tekrar ediyorum, Neil Armstrong ya da herhangi bir Apollo astronotu henüz Müslüman olmadı Ama onların hepsini tek tek yetiştirip Ay'a güvenle gönderip geri getiren eğitimcileri olarak, ben Faruk El-Baz, annemden doğduğum günden beri Müslümanım! Oldu mu? Acaba bu kanıt onlar için yeterli mi? 

- En yetkili ağızdan duyulan bu açıklamayla, sanırım sözkonusu hikâye de lâyık olduğu yere, yani kent efsaneler
 i tarihinin çöp kutusuna gider artık Pekiyi, böyle birşey yoksa bu söylenti nasıl doğdu? Ay'daki ezan sesi hikâyesinin ya da Armstrong'un hayâlî Müslümanlığının doğuşuyla ilgili olarak bildiğiniz özel bir şey var mı? 

- Ne yazık ki var Aslında bu söylentinin doğmasının -dolaylı yoldan da olsa- sebebi, benim astronotl
 ardan Ay'a gittikler inde yapmalarını istediğim küçük bir jesttir Ama nereden bilebilir dim bu masum isteğimin böyle saçmasapan sonuçlar doğuracağını… 

- Hocam, doğrusu çok merak ettim Ne rica ettiniz astronotl
 ardan? 

- Apollo 15'in üç astronotu
 ndan biri, öğrencim Alfred Merril Worden'dıUzay araştırmalarına meraklı okurlarınız hatırlayacaklardır, Apollo uçuşları hep üçlü astronot gruplarıyla yapılmaktaydı Bunlardan ikisi "Ay Modülü" (Lunar Module) dediğimiz araçla uydumuzun yüzeyine iner ve bilimsel araştırmalarını yapar, üçüncüsü ise "Kumanda Modülü"yle (Command Module) Ay yörüngesinde turlar atarak onları bekler, bu arada da dünya ile irtibatı sağlar Bu uçuşta David Scott ve James Irwin yüzeye inecek olan ikiliydi, Worden ise kumanda modülünün pilotu… 
Kumanda modülü "Endeavour" Ay yörüngesine girip uydumuzun çevresinde turlamaya başladığında Worden 380 bin kilometre uzaktan Houston'a seslenip raporunu vermeye başladı Bu arada aramızda da bazı dostane telsiz konuşmaları geçti Bir ara bana "Buradan istediğin birşey var mı Kral" gibi şaka yollu bir cümle sarfetti Ben de "Dünyamıza Arapça olarak bir selam göndermen yeterli" dedim Kur'an'ın dilinin Ay yörüngesinde bir kez olsun yankılanmasını istemiştim o anda Worden yıllarca süren derslerim
 iz sırasında benden üç-beş cümle kadar Arapça kapmıştı Bunun üzerine ricamı kırmayarak telsizden aynen şu sözleri söyledi: "Marhaba ahle el-ard, min Endeavour aleykum salam" Yani, "İyi günler, Endeavour'dan hepinize selam olsun ey dünya insanları" 
Bu sözler, o anda Houston'daki komuta üssündeki bizler tarafından olduğu gibi dünyanın dört bir köşesinde Apollo 15'in yolculuğunu takip etmekte olan binlerce amatör telsizci tarafından da canlı olarak dinlenmek
 teydi ve çoğu Arapça bilmeyen bu kişiler eliyle derhal kayıtlara geçirildi Sanırım sonradan iyice biçim değiştire değiştire bütün İslâm âlemine yayıldı ve bugünkü hilkat garibesi söylentiye kadar ulaştık Ancak, ezan sesi nerede, Worden'ın bana gönderdiği bir cümlelik o dostça selam nerede? Aralarında fonetik olarak hiçbir ilişki yok Kaldı ki bu efsane Apollo 11 için türetilmiş, yani bu olayın yaşandığı Apollo 15 uçusundan tam 2 yıl önceki bir başka uçuş için Aralarında kronoloji k bir bağlantı da yok 
Size şu kadarını söyleyeyim Apollo uçuşları sırasında yer kontrol ile astronotl
 ar arasında yapılan bütün konuşmaları dinleyen sayılı kişilerden biriydim ben Eğer oradan bir yerden ezan sesi gelseydi, bir Arap olarak bunu ilk anlayacak lardan biri herhalde ben olurdum Ama böyle bir şey asla olmadı
Bu konuda son olarak Müslüman Türk gençliğine şu tavsiyede bulunmak istiyorum: İslâm, yüce Kur'an'da biçimlenmiş ve en iyi ifadesini bulmuş olan ilâhî mesajıyla, günümüzde bir milyarın üzerinde insanın bağlı olduğu eşsiz bir dindir Ve kendisini ifade edebilmek için başka da hiçbir kanıta ihtiyacı yoktur Kur'an'ın bizatihi kendisi en büyük kanıttır

- Bana da bu sözler karşısında "Allah sizden razı olsun" demekten başka bir şey kalmıyor Yirmi yıldır kafaları karıştıran can sıkıcı bir hurafeye böylelikle son noktayı koymuş oldunuz
Şimdiki sorum da aslında yine önceki sorumla yakından bağlantılı… Siz, hem önünde bütün dünyanın saygıyla eğildiği büyük bir bilim adamı, hem de mensubu olduğu İslâm inancını açıkça deklare etmekten hiçbir zaman çekinmemiş kararlı bir Müslümansınız Bu yönünüzle de "Müslüman bir bilim adamının sergileme
 si gereken duruşa" hayranlık uyandırıcı bir örnek oluşturduğunuzu düşünüyorum
İslâm dünyasının halkları arasında başka dinlerden batılı bilginler
 i, sinema sanatçılarını ya da müzisyenleri -onlar gerçekten bu dini benimseme den- Müslüman olarak kabul etmek gibi garip bir tutku var Daha önce de internet söylentileri yoluyla Anthony Quinn'i, Jacques Yves Cousteau'yu ve Michael Jackson'u gerçekdışı bir biçimde Müslüman ilan etmişti bazı yayın organları Sonra da İslâm karşıtı uluslarar ası yayın organlarında Müslümanların bu tavrıyla ilgili alaycı ve aşağılayıcı makaleler yayınlandığını görüyoruz Bu da bizleri fazlasıyla üzüyor
Hocam, bir batılı bilginin ya da popüler bir sanatçının kamuoyuna Müslüman olduğunu açıklamasıyla İslâm mı yücelir ya da kazanır, yoksa doğrudan o kişi mi? Bu gibi din değiştirmelerden İslâm adına beklentil
 er çıkarmak dinimizi küçük düşürmüyor mu? 

- Benim bu soruya vereceğim cevap da yine bir önceki cevabımı tamamlayıcı nitelikte olacaktır Ünlü birilerin
 in İslâm'ı kabul ettiği yönündeki haberleri beklemek suretiyle imân etmeye ya da kararsızlıklar içinde sürüklenen bir imânı pekiştirmeye çalışmak, kanımca hastalıklı bir ruh hâlinin yansımasıdır Ünlü -ya da tamamen ünsüz- bir kişinin İslâm dinine geçtiğini açıklaması ancak "kişisel bir zafer" olabilir, bu tür bir karar İslâm'ın ihtişamına zerre kadar katkı sağlamaz Böyle düşünen Müslümanlar bu hastalıklı bakış açısını en kısa zamanda üzerlerinden atmalı ve özgüvenlerini kazanmalıdırlar Onlar evrenin en değerli mesajını almış insanlardır ve bunu asla unutmamalıdırlar Bir gün bu dünyadan göçüp gideceğiz ve bizleri yaratan Allah, dünya hayatında kimin Oscarlı bir sinema oyuncusu, kimin Ay'a inmiş astronot ya da kimin Grammy ödüllü pop yıldızı olduğuna bakmayaca k, sadece "Sana gönderdiğim son mesajı ne kadar algıladın ey kulum" diye soracak Sanırım, gönülden inananlar için yeterince açık bir durum bu… 




 
 

Bugün 75 ziyaretçi (92 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol