|
|
|
|
|
YABANCILAR NEDEN MÜSLÜMAN OLDU
Yabancıların Müslüman olma sebepleri
http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=576
Dinimizin diğer dinlerden farkı nedir
Yabancıların Müslüman olmalarına
sebep olan şeyler nelerdir
İslamiyet’i kabul edenler genel olarak dinimiz hakkında ne diyorlar
Birçok diplomat, devlet, ilim ve fen, hatta din adamlarının
Müslüman oluşları, İslamiyet’in büyüklüğüne hayran
kaldıklarındandır. Misyonerler, milyarlar harcayarak
Hristiyanlık propagandası yapıyorlar.
Halbuki propagandasız birçok yabancı, İslam’ı seçmiştir.
İslamiyet ilim ve akıl dinidir.
Dinlerini değiştirip Müslüman olan
insanların çoğu, ilim adamı ve araştırmacıdır. İslam’ı inceledikten sonra
Müslüman olmuşlardır.
Bu sebeplerin birkaçı şöyle:
1- İslam’da tek ilah vardır. Hristiyanlıktaki üç tanrı inancı,
ilim sahiplerince saçma görülmüştür.
2- İslam, sadece ahiret saadetini değil, dünyada
da mutlu yaşamanın yollarını bildirmiştir.
3- İslam’da, her çocuk günahsız doğar. Hristiyanlıkta ise
günahkâr doğar. Bu da, akla, ilme, aykırıdır.
4- İslam’da, ibadetlerin mabedde yapılma şartı yoktur
Her yerde ibadet edilebilir. Hristiyanlar
kilisede putu, papazı aracı yaparak ibadet eder.
5- İslam’da günahları yalnız Allah affeder. Hristiyanlıkta
güya papazın, günahları affetme ve dinden çıkarma
yani aforoz etme gibi yetkisi vardır.
6- Yahudi kendini asil bilir. Hristiyan ise, zenciyi aşağı görür
İslam’da ise ırk, renk ve dil ayrımı yoktur.
7- İslam’da bütün Peygamberler beşer, yani insandır.
Ancak seçilmiş, günahsız insandır. Hiç kimse, diğerlerinin günahını çekmez.
Hristiyanlıkta, Hazret-i İsa Oğul tanrıdır, günahkârların affolması için
çarmıhta ölmüştür. Bu da akla ve ilme aykırıdır.
8- İslam’da hurafe yoktur. Diğer dinlerde ateşe, güneşe, taşa, heykele tapılır.
9- İslam’da, (Dinde zorlama yoktur) düsturu vardır.
Hiç kimse dine girmeye zorlanmaz. Hristiyanların
dine sokmak için yaptıkları işkenceler ve mezhep kavgaları meşhurdur.
10- İslam, iç temizliği yanında, dış temizliğe de çok önem verir.
Meşhur Versay Sarayında yıllarca bir hela yoktu.
11- İslam, sömürüyü reddeder. Bunun için kapitalizmi,
komünizmi kabul etmez. İslam hariç, hiçbir dinin ekonomi
sistemi yoktur. Bugün Hristiyan ülkelerde kapitalizm hakimdir.
12- Müslümanların geri kalışları sebebi, dinlerinin icaplarına
uymamalarındandır. Hristiyanların maddi refaha kavuşmaları
ise, dinlerinden uzak kalmalarındandır. Müslümanlıkta cahil olan
dinden çıkar, Hristiyanlıkta ise, âlim olan Hristiyanlığı bırakır.
13- İslam’da, alkol, uyuşturucu ve kumar haramdır.
Zinanın cezası ise, ağır olduğu için, fuhuş yaygınlaşamaz.
Hristiyan Batı, fuhuş bataklığı içindedir.
14- İslam, en yeni ve en son dindir. Kur'an-ı kerim, günümüze
kadar hiç bozulmadan, bir kelimesi bile değişmeden gelmiştir.
Halbuki İncillerin birbirini tutmadığını herkes bilir.
15- İslam, kadınlara çok kıymet vermiş, onlara en büyük hakları tanımış,
(Cennet anaların ayağı altındadır) buyurmuştur.
Diğer dinlerde böyle bir şey yoktur.
16- İslam dini, bir milletin, bir ırkın değil, bütün insanlığındır.
Allahü teâlâ, Rabbülâlemin’dir, yani bütün âlemlerin Rabbidir.
17- İslam’da, bütün Müslümanlar kardeştir. Allah huzurunda
herkes eşittir. Namaz kılarken; komutan ile er, zengin ile fakir,
beyaz ile zenci Müslüman yan yana durup birlikte secde ederler.
18- İslam’daki ibadet saatleri muayyen olduğundan,
Müslümanların hayatları düzenli ve intizamlıdır. Bunun
için, gerçek Müslüman, bir asker gibi disiplinlidir.
Yılda bir ay tutulan oruç, iradenin
kuvvetlenmesini sağlar ve nefse hakim olmayı öğretir.
19- İnsanların öldükten sonra ne olacaklarını, ahiret
hayatını, hallerini hiçbir Hristiyan din adamı izah edemez.
Bazı papazlar, Hazret-i İsa’nın gökte krallık kuracağından
bahseder. Halbuki ahiret hayatını, Cenneti ve Cehennemi,
en güzel ve en mufassal şekilde izah eden din, İslamiyet’tir.
20- İslamiyet’te her şey açıktır. Diğer dinlerde olduğu
gibi (sır) kabul edilen akideler yoktur.
21- İslamiyet, iktisadi bakımdan kapitalist ve komünist
düşünceleri reddeder. Fakiri korumuş, zengini de
kötülememiştir. Zenginlerin, fakirlere zekat ve
sadaka vermesini emretmiştir. Ayrıca dünyadaki çeşitli millet
ve ırklara mensup Müslümanları bir araya getirerek
Hac gibi, dünyada en mükemmel sosyal nizamı tayin etmiştir.
22- İslamiyet, temizliğe çok önem veren bir dindir. İbadete
başlamadan önce, vücut temizliğini emreden yegane din,
İslamiyet’tir. Diğer dinlerde böyle bir şey yoktur. İslamiyet’te
ibadetler kısa olduğu için, bunlar günlük
hayat üzerinde aksi bir tesir yapmaz.
23- Hristiyanların hiçbir zaman yapmadığı hilm, yardım ve merhamet
gibi iyi huylar, yalnız Müslümanlıkta vardır. [İslamiyet’ten uzak
yetişen gençler, beraber yemek yedikleri zaman, Alman usulü olsun
herkes kendi yediğini versin derler.]
24- İslamiyet, fakirlere, kimsesizlere, misafirlere ve hangi
dinden olursa olsun, yabancılara yardım etmeyi hatta
hayvanlara iyilik etmeyi emreden tek dindir.
25- İslamiyet, ruh ve beden temizliğidir. Bu ikisini eşit tutar.
İslamiyet’te, sevgi, güler yüz, tatlı söz, dürüstlük ve iyilik etmek vardır.
26- İslamiyet, insanları, çalışmaya, faydalı şeyleri öğrenmeye,
önce kendi aklı ve gayreti ile iş görmeye başladıktan sonra,
Allah’tan yardım istemeye davet eder. (Bir saat tefekkür ve
faydalı iş görmek, bir sene nafile ibadete eşittir) diyen başka bir din yoktur.
27- İslam, din, ırk farkı gözetmeksizin mutlak adaleti emreder.
Niçin Müslüman oldular?
(Anarşinin ancak İslam ahlakına sahip olmakla önleneceğine inandım.
İçkiyi bıraktım, tesettüre girdim ve namaza başladım.) Tina Gfanzil (Alman)
(İslam’da, ırk, renk ve dil farkı gözetilmediğini, herkesin
eşit olduğunu, namaz kılarken de rütbe ayrımı yapılmadığını gördüm
Müslüman oldum.) Thomas Clayton (Amerikalı)
(İslam, en iyi şeyleri ihtiva eder. Hiçbir dinde kardeşlik
İslam’daki gibi değildir.) Dr. Rolf Freiherr (Avusturyalı)
(İslam, sevgi, doğruluk, temizlik ve güzel ahlakı emrettiği için
Müslüman oldum.) A.Uemura (Japon)
(İslam’ı akla da uygun bulup Müslüman oldum.)
Cecilla Cannolly (Avusturyalı)
(İlim Çin’de de olsa alın hadisini okudum. İslam’ın ilme verdiği
önemi görünce Müslüman oldum.) Mr. Board (Amerikalı)
(İslam, israf ve cimriliği yasaklayan, maddi- manevi her hususta
en güzel kaideleri olan dindir.) Albay Ronald Rockwell (Amerikalı)
(İslam dünya ve ahiret mutluluğunu gösterdiği için
Müslüman oldum.) B.Karai (Zengibar)
(Putlara değil de, bir Allah’a ibadet etmeyi, doğruluğu,
emanete riayeti, insanların haklarını gözetmeyi emreden
İslamiyet’i kabul ettim.) Necaşi (Habeş İmparatoru)
Tufeyl bin Amr, usta bir şairdi. Onun gibi şiirden
anlayan pek azdı. Kur'an-ı kerimi okuyunca,
onun şiir ve beşeri bir söz değil, ilahi bir kelam olduğunu
hemen anlayıp Müslüman oldu.
Kur’an-ı kerimin (Allah kelamı) olduğuna inandım
Sual: Fransız ilim adamı Kaptan Kusto’nun, İslam dinini tercih
etmesine sebep olan hadise nedir?
CEVAP
Televizyonda yayınlanan, Yaşayan Deniz programı ile okyanusların
sırlarını gözler önüne getiren Kaptan Kusto, İslam dinini
tercih etmesine asıl sebep olan olayın, Atlas Okyanusu ile
Akdeniz sularının birbirine karışmadığını tespit ettikten
sonra, bunun 1400 sene önce Kur'an-ı kerimde beyan
buyurulduğunu görmesi olduğunu bildirmiştir.
Kaptan Kusto, özetle diyor ki:
(1962 senesinde Alman ilim adamları, Aden körfezi ile
Kızıldeniz’in birleştiği Mendeb boğazında, Kızıldeniz’in
suyu ile Hind Okyanusunun suyunun birbirine karışmadığını
bildirmişlerdi. Biz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in s
ularının birbirine karışıp, karışmadığını tetkik etmeye başladık.
Evvela, Akdeniz’in kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve
kesâfeti ile ihtiva ettiği canlıları tespit ettik. Aynı tetkikatı
Atlas Okyanusunda tekrarladık. İki su kütlesi binlerce
seneden beri Cebelitarık boğazında birleşiyordu.
Bu vaziyette, iki su kütlesinin karışması ile
tuzluluk, kesâfet gibi unsurların birbirlerine
müsavi, hiç olmazsa yakın olması icap ediyordu.
Halbuki, her iki denizin en yakın
kısımlarında bile deniz suyu kendi
hassasını koruyordu.
Yani, iki denizin birleşme noktasında bir su perdesi iki deniz
suyunun birbirine karışmasına mani oluyordu.
Bu hâli anlattığım
[İslamiyet'i seçerek müslüman olan] Profesör Maurice Bucaille
bunda şaşılacak bir şey olmadığını
İslam’ın kudsi kitabı Kur’an-ı kerimin
bunu açık bir şekilde yazdığını söyledi.
Hakikaten bu hâl Kur’an-ı kerimde açıklanıyordu.
Bunu öğrenince Kur’an-ı kerimin (Allah kelamı)
olduğuna inandım. Hak din olan İslamiyet’i seçtim.)
Karışmayan denizlerle ilgili âyet-i kerime mealleri şöyledir:
(Birinin suyu tatlı ve susuzluğu giderici, diğerinin ki tuzlu
ve acı iki denizin arasına bir engel
aşılamaz bir serhat koyan Odur.) [Furkan 53]
(İki deniz, birbirine bitişik iken, [Rabbinizin koyduğu
engel ile] birbirine karışmaz.) [Rahman 19, 20]
(....iki deniz arasına perde koyan...) [Neml 61]
(İki denizden biri tatlıdır, harareti keser, içimi kolaydır.
Diğeri de tuzludur, boğazı yakar.) [Fatır 12]
İslam’ı seçmekle çağı seçtim
Sual: Bazıları İslamiyet’in eskiden geçerli olduğunu,
şimdi yeni çağlara ayak uyduramayacağını söylüyorlar.
İslamiyet, her çağa cevap vermez mi?
CEVAP
İslamiyet’i gönderen, her şeye gücü yeten,
her şeyi yoktan yaratan Allahü teâlâdır. Allah için
hiç bir zorluk olmaz. Namaz, oruç gibi dinimizin bütün
emirleri, zamana göre değişmez. Hiç biri de çağın
şartlarına ters düşmez. Çünkü dini gönderen Allahü teâlâ, her asırda
neler olacağını bilir. Zaten bilmeyen ilah olamaz.
(İslamiyet her çağa ayak uyduramaz) demek yuvarlak
bir sözdür. (İslam’ın şu hükmü, şu asra uymaz) gibi
açık bir şey söylemek gerekir. Dinimizde eksik olan
bir şey yoktur. Var diyen biri çıkarsa, bu şeyin ne
olduğunu açıklaması gerekir. Onların soracakları
sorulara âlimlerimiz, asırlar önce cevap vermiştir.
8 Nisan 1983 günü Karyünes Üniversitesinin konferans
salonunda bir büyük ilim adamı, bir büyük
yazar Roger Garaudy diyor ki:
Evet, bugün ben Müslümanım. Niçin İslam’ı seçtiniz,
diyorsunuz, İslam’ı seçmekle çağı seçtim.
70 yaşındaki Roger Garaudy ki, yıllarca Fransa’da
komünist sistemin ateşli savunucusu olmuştu.
Üniversiteden siyaset kürsülerine kadar Fransızlara
ve Batı dünyasına hep Marksizm’i anlatmış,
insanların kurtuluşunu yalnız bu sistemde bulmuştu.
Çağımızda Fransız komünistlerinin en
büyük "Düşünce mimarı" durumunda idi. Nerede komünistlerin
düzenlediği bir miting, konferans ve seminer var, orada
Garaudy vardı. Katolik ve Hristiyanlığa karşı, düşüncesiyle
kalemiyle hitabetiyle büyük bir mücadele veriyordu.
Fakat, şimdi o bilim adamı hakikatı anladı. Şöyle diyordu:
(İslam, çağları arkasında sürükleyen bir dindir.
Diğer dinler ise, çağların arkasında sürüklendi.
Yani, İslam dışındaki bütün dinler zamana uyduruldu.
Reforma tâbi tutuldu. Mukaddes kitaplar zamana göre
tahrif edildi. Kur'an-ı kerim ise, indirildiği günden beri
hep zamana hükmetti. O, zamanı değil, zaman onu
izledi. Zaman yaşlandıkça o gençleşti. Bu, çağlar
üstü bir olaydır. Bugüne kadar, bunca savaşların
bıraktığı korkunç, sosyal, siyasi ve ekonomik sarsıntılardan
daha büyük bir olaydır. İslam, materyalizme de,
pozitivistlerin görüşüne de, egzistansiyalistlerede hakimdir.
Fakat bunlardan hiç biri, İslam’a hakim değildir.
Büyük Peygamberimiz, (Yarın ölecekmiş gibi a
hirete, hiç ölmeyecekmiş gibi, dünyaya çalışın)
derken, her şeyi anlatmıştır. İslam hem maddeye,
hem de manaya hükmetmiştir. Öyle ise, bunların
ikisi birbirinden koparılamaz.
Nasıl koparılabilir ki, İslam, (İlim Çin’de de olsa gidip bulunuz.
İlim ve Fen müminin kaybolmuş malıdır, ara ve bul) diyor. İlmin
ve çalışmanın burada sınırı yoktur. İslam, dünyayı saran b
u iki olaya sınır koymadığına göre, dünyayı sarsmıştır.
İnsanı, mahlukların efdalı ve en şereflisi olarak
bildirirken, onun sömürülemeyeceğini
anlatmıştır. İsrafı, gösterişi ve lüksü
yasaklayan, kazancı alın terindeki damlacıklarda
arayan, biriken sermayeyi fakire ölçülü ve
ahlak hükümleri içinde aktaran, faizi, tembelliğe
sebep olduğu için yasaklayan ve gayrimeşru
serveti böylece imha eden bir sistemler manzumesidir.
İslam, halife ile kölenin aynı hakka sahip olmasını mecbur
kılmıştır. Deve olayı vardır ki, bu kralların kılıçlarından daha
keskin bir olaydır. Hazret-i Ömer ile kölesi bir şehirden bir
şehire giderken deveye sıra ile binerler.
Zaman zaman, devenin
yularını halife çeker, zaman zaman da köle... İşte adalet v
e hukukta İslam’ın devrimidir bu. Marksizm ile kapitalizmin
ikisi de, insanı sömüren sistemlerdir. İslam bunlara karşı
insana prestijini iade eden bir semavi dindir.)
Müslümanlık ile Hristiyanlığın mukayesesi
Sual: Hristiyanlık Müslümanlıkla mukayese edilirse
birinin diğerinden üstün yönü nelerdir?
CEVAP
Hristiyanlık o kadar çok değişti ki, dinin hiçbir hükmü kalmadı.
Bozdular ve ortadan kaldırdılar.
Hiç bozulmayıp orijinali bile olsaydı
Allahü teâlâ tarafından yürürlükten kaldırılmıştı
dolayısıyla İslamiyet ile Hristiyanlık
hiçbir yönden mukayese kabul etmez. Birkaçını bildirelim:
1- Hristiyanlıkla en küçük bir dernek, bir köy muhtarlığı
idare edilemez. Hiçbir idare şekli, yönetim şekli yoktur.
Devletin şekli nasıldır? Devletin başkanının vasıflar
ı nelerdir, bunu kimler seçer
Ama İslamiyet’te bunların hepsi detayı ile bildirilmiştir.
2- İslamiyet baştan başa bir hukuk sistemidir. 1960
yılına kadar İsrail bile İslam dininin kanunları olan
Mecelleyi tatbik etmiştir. Her olayın cezası bildirilmiştir.
Hırsızlık edenin, içki içenin, zina edenin, gaspın, adam
öldürmenin insanları yaralamanın, gözünü kulağını
çıkarmanın cezaları, hatıra ne geliyorsa hepsinin
cezası bildirilmiştir. Hristiyanlıkta bunların hiç biri yoktur.
3- Ceza hukukunda olduğu gibi, diğer hukukta da,
mesela miras hukukunda, evlilik hukukunda da
her şey inceden inceye detayına kadar bildirilmiştir.
Nikah ve boşanma şekilleri, alışveriş bilgileri, kâr
oranları, müşteriyi kandırmanın cezası, işçi ve işveren
hakları, ana baba evlat hakkı, karı koca ve arkadaş
hakkı, komşu hakkı, gayrimüslimlerin
hatta hayvanların hakları hep bildirilmiştir.
4- Dinin şartları, imanın şartları bildirilmiştir. Namaz
nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur, namazı neler bozar,
orucu neler bozar, hac nasıl yapılır, zekat nasıl ve kimlere
verilir. Kimler zekat alabilir, hepsi detaylı olarak bildirilmiştir.
Etek tıraşı nasıl olunur, tırnak ve bıyık nasıl kesilir ve ne k
adar zamanda bir kesilir. Her şey ayrıntılı olarak bildirilmiştir.
Bunların hiç biri Hristiyanlıkta yoktur.
5- Hristiyanlığın sadece adı kalmıştır hiçbir kaidesi, kanunu
yoktur. Hristiyanlığı bozuk bir din olarak kabul etmek bile
yanlıştır. Yanlış da olsa ortada hiçbir kural; hiçbir kanun
kalmamıştır. Papazlar tarafından yazılan İncillerde yani
Hristiyanlık konseyinin yüzlerce İncil arasından seçtiği
dört İncilde, birbirini tutmayan yanlış, çelişki bir tarafa
böyle şeylerden hiç bahsedilmez. Baba tanrı böyle
dedi, oğul tanrı şuraya gitti, tanrı, kuzusunu kurban
etti, şaraplı ekmek yedi, falanca falancayı öldürdü, falanca
zina etti, hepsi böyle şeylerdir, üstelik bunlar da birbirini tutmaz.
Dediğimiz gibi bütün kaideleri kanunları bile olsa yürürlükten
kaldırılmıştır. İslamiyet ile Hristiyanlık mukayese edilemez.
Gayrimüslimlerin İslamiyet’i inceleyip Müslüman olduktan
sonra neler söylediklerinden yukarıda kısaca bahsettik, yani
en tabii mukayeseyi bizzat gayrimüslim iken müslüman olanlar yaptı.
Netice:
Kur'an-ı kerimde mealen şöyle buyurulmaktadır:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki
o din asla kabul edilmez.) [Al-i İmran 85]
|
|
|
|
|
|
Bugün 84 ziyaretçi (103 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
|