http://www.islamgreen34.tr.gg















İSLAMGREEN34 START
SALAM WORLD TURKISCH START
FACEBOOK İSLAMIC SALAM WORLD
ISLAMIC FACEBOOK SALAM WORLD
İSLAMIC FACEBOOK SELAM WORLD
İSLAMİC FACEBOOK SALAM WORLD CONTACT
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
İSLAMİ RADYOLAR
ASTROLOJİ VE BURÇLAR İLE EVLİLİK
YUSUF İLE ZÜLEYHA
SHOW RADYO
BENİ YENİDEN SEVGİYLE BÜYÜT ANNEM
BENİ GERÇEKTEN SEVEN SADECE ANNEMDİ
ÇEÇENYA YÜREKLERDE BİR SEVDADIR
ŞİİR VE EDEBİYAT SAYFASI
İSLAM - GREEN34 INTERNATIONAL NEW WORLD INW
HAYALİMDEKİ PRENSESİME MEKTUP
SANA SEVGİMİ ANLATAMAM
MURAT YAVUZ ŞAHİNOĞLU - ŞİİR KÖŞESİ
MEKTUP
YALAN BU DÜNYA
LOVE WORLD TEXT
SEVGİSİZ GÖNLÜN İLACI
QUANTUM SPACE
SCORPION AND THE TAYGER
SEVGİSİZ YAŞAYACAK GÜCÜM YOK
SENİ VE SEVGİNİ ÇOK SEVİYORUM
DÜNYA ALEMİNDEKİ MELEK
MESSAGE UNITS
SANAL ALEMDEKİ ZARARLI ETKENLER
İSLAM - GREEN34 SMF THEMA
İSTANBUL VİDEO LINKS
GIDA KATKI MADDELERİ - ARAŞTIRMA RAPORU
ISLAMIC ANIMATION
ISLAMIC VİDEOS
WEBCHAT START
SANAL ALEM - SANAL ALEMDEN İNSAN MANZARALARI
SANAL ALEM - SANAL ALEM AİLELERİ PARÇALIYOR
SANAL ALEM - YUVASI YIKILAN MÜSLÜMAN KADIN
SANAL ALEM - DİNİ SOHBET CHAT SİTELERİ KAPANIYOR
XAT TURKEY POWER - DUYURU
FACEBOOK VE TWİTTER
İSLAMİ İNTERNET SİTELERİ
BACKGROUNDS PHOTOGRAPHY YOUTUBE
SULTANLARIN DERGAHI
İSKENDERPAŞA CEMAATİ BLOG
MEHMET ZAHİD KOTKU K.S HAZRETLERİ - 1 -
MEHMET ZAHİD KOTKU K.S HAZRETLERİ - 2 -
WHOİS İSLAM-GREEN34 PAGE
WORLD GREEN MUSLIMS
İSLAMIC PATTENS WALLPAPER
MUSLIMAH KRİSTİANE BACKER PAGE
MAURİTAİNA MUSLIMS PAGE
IRC ADMINISTRATOR POWER
COCA - COLA VE SAĞLIK
FAİZ VE İSLAMİ KAİDE
DOMUZ ETİ VE SAĞLIK
NAMAZ MÜEZZİN VE TESBİHAT
KAMED-İ İSLAM
TESBİHAT- I KEBİR SABAH NAMAZI
NETWORK MARKETING SISTEMI İLE İLGİLİ ARAŞTIRMA
ONLİNE ELECTRONIC CALCULATOR
ONLİNE ELECTRONIC CALCULATOR TWO
DEMO WEBCHAT UNITS
İSLAM - GREEN34 WEBCHAT
İSLAM - GREEN34 WORLD GROUP
के संगीत एक वैश्विक भाषा
арабские списки музыки
سوف يكون العالم مسلمون
ALLAH ER SPRİCHT DİE SPRACHE DER MUSİK
PROF.DR FARUK EL-BAZ VE NEİL ARMSTRONG - 1. BÖLÜM
PROF.DR FARUK EL-BAZ VE NEİL ARMSTRONG - 2. BÖLÜM
PROF.DR FARUK EL-BAZ VE NEİL ARMSTRONG - 3 . BÖLÜM
AMİN MAALOUF - HAYATI VE ESERLERİ
HAKKINI HELAL ET BABA
İSİM VE ANLAMLAR
WORLD LANGUAGE İSLAM
EZAN MAKAMLARI
FORUM NEW WORLD
LOVE STORY İSLAMGREEN34 PHOTOS
MESNEVİ-MEVLANA
İSLAMGREEN34 FACEBOOK GRUPLARI
FACEBOOK İSLAMGREEN34 INW
MEDİNE - İ MÜNEVVERE
KADIN VE ERKEK BENZEŞMESİ
ISLAM GREEN34 GROUP FACEBOOK PIXEL
PHOTOGRAPHY GALLERY İSLAMGREEN34
SEVGİ MERHAMET VE İSLAM
BENİ GERÇEKTEN KİMSE SEVMEDİ
FACEBOOK VE İSLAMGREEN34 GRUBU
FACEBOOK VE İSLAMİYET
FACEBOOK GRUPLARI VE İSLAMİYET
ISLAMIC FACEBOOK INTRO GALLERY
ALLAH İÇİN NE YAPTIN
COMPASSİON İSLAM-GREEN34
TWİTTER FACEBOOK TURKEY
İSLAM VE ANTİFANATİZM
MÜSLÜMANLAR VE İSLAM
NURLU DUALAR FACEBOOK
İSLAM - GREEN34 GROUP PANEL
DUALAR VE FAZİLETLERİ
JAWA YÜKLEME VE ERROR
İSLAM VE BİLİMSEL HAKİKAT
MÜSLÜMANLARIN GERİ KALIŞI
MÜSLÜMANLAR VE DÜNYA
TENGRA İLE TANRI BAĞINTISI
SİSMOLOJİ VE İSLAM
İSLAM VE TEBLİĞ
İSLAMGREEN34 WORLD CATEGORY REPORT
TÜRKİYEDE KİTAP OKUMA KÜLTÜRÜ
VAKT- I CUMA MUBARAK
RESİMLİ CUMA MESAJLARI
CUMA MESAJLARI RESİMLİ
ARABİC PHOTO LINKS
CUMA DUALARI
KALİGRAFİ SANATI
CUMA MESAJLARI VE DUALARI
ANTİSİYONİZM
İSLAM VE DÜNYA
TÜRK VİDEO SİTELERİ
KURAN'I ANLAMAK VE İSLAMİYETİ YAŞAMAK
YABANCILAR NEDEN MÜSLÜMAN OLDU
İSLAMGREEN34 VİDEOS GOOGLE PAGE
INTERNET WEB TEKNOLOJİ
ISLAMGREEN34 E-CAT CO WEBCHAT
WEBCHAT PANEL SORUN ÇÖZÜMLERİ
İSLAMGREEN34 WEBCHAT FREE PANEL
İSLAMGREEN34 WEBCHAT EVERWHERE DEMO
FRANCO ROBERTSON
FREE SHORTCUTS WEB SITE ICON POWER
İSLAMGREEN34 FACEBOOK - WEB POWER
İSLAMGREEN34 NEW LOGO
RESULULLAH FACEBOOK
GIF ANIME GENERATOR POWER
HZ. MUHAMMED SAV LOGO
ISLAMGREEN34 AQUARIUM SEA FİSH PİCTURE ANIMATION
iSTİKLAL MARŞI MEHTER SOUND
SİGARA İÇMEK HARAMDIR
FREE VIDEO PRODUCTION PROGRAM
FORUMUP PHOTO AND VIDEO PLAY
HALEP VE İNSANLIK İLE İSLAM
ISLAMIC MUSIC STARS
YOUTUBE MUSIC CHANNELS LIST
GREEN CRESCENT GLOBAL
ISLAMGREEN34 NEW WORLD FORUM
FACEBOOK FREE CHAT VE AHLAKSIZLIK
TÜRK ARAMA MOTORLARI
FREE- SYSTEM FORUM PAGE TEXT
FREE-SYSTEM FORUM - PHOTO VIDEO BB CODE PAGE
FREE-SYSTEM FORUM BB CODE PAGE TEXT
FREE -SYSTEM FORUM PAGE
ALLAH AŞKIYLA YANAN KALPLER GRUBU
ISLAMGREEN34 NEW WORLD
ISLAMGREEN34 NEW WORLD START
TÜRK SANAT MÜZİĞİ
İSLAMİ YILBAŞI VE MİLADİ NOEL
ALINTI YAZILAR
ALLAH VE TANRI KAVRAMI
İSLAMİYET VE TANRI KAVRAMI
TENGRAİZM KAVRAMI
MÜZİK VE İSLAMİ GÖRÜŞ
MÜZİK VE İSLAMİ BAKIŞ



PROF.DR FARUK EL-BAZ
NEİL ARMSTRONG

3 . BÖLÜM 

YENİ ŞAFAK FARUK-EL BAZ RÖPORTAJ

YAZI DİZİSİ 2 . BÖLÜM

http://www.dipsizkuyu.net/16-bilim/19314-nasanin-musluman-krali-prof-dr-faruk-el-baz-yeni-safak-gazetesi-yazi-dizisi.html


'Bir çöldeki kum tanelerin i bile hesaplaya bilirim' 
- "İslâm'ın altın çağı" olarak anılan dönemde dünyada bilimsel bilgi öncelikli olarak İslâm coğrafyasında, Araplar, Türkler ve İranlılar tarafından üretilmekteydi Hıristiyanların dünyayı bir tepsi gibi düz sandıkları çağlarda Müslüman bilim adamları Ortadoğu ve Ortaasya'da son derece gelişmiş gözlemevleri kurmuşlardı
7-8 asır içinde dünyaya en değerli bilimsel bilgileri sunan bir ümmet olmaktan çıkıp yalnızca Batı tarafından üretilen bilimsel bilgiyi talep etmekle yetinen, üstüne kendinden çok az veri ekleyen pasif bir topluluğa dönüşmemizin gerekçeleri sizce nelerdir? İçinde bulunduğumuz bu manzara size de benim gibi ısdırap veriyor mu? Yoksa bu durumun düzeleceğine ve İslâm dünyasındaki bilimsel üretim düzeyinin er ya geç eski görkemli günlerine döneceğine inanıyor musunuz? 

- İslâm uygarlığı, 8'inci yüzyıldan 16'ncı yüzyıla kadar gözkamaştırıcı bir yükseliş süreci sergiledi Çünkü İslâm, daha doğuşuyla birlikte bilimin yolundan gitmeyi en merkezî noktaya oturtmuştu Müslüman bilginler hiçbir kompleks sergileme den Yunanca, Latince, İbranice ve Farsça eski kitapları Arapçaya çevirdiler, oradaki bilgileri alıp üstüne yepyeni bilgiler inşâ ettiler Her konuda ve her düzeyde okullar, araştırma merkezler i kurmak, buralarda dünyanın en ünlü hocalarını biraraya getirmek İslâm hükümdarlarının en sevdikler i güç gösterilerinden birine dönüşmüştü Bilgi kutsanıyor, insanlığa yararlı buluşlar yapanlar en üst düzeylerde iltifata mazhar olup ödüllendiriliyordu İslâm toplumlarında bilim adamı olmaktan daha saygın bir iş yoktu Rakip devletler in korkulu rüyası durumunda ki azametli hükümdarlar bile karşılarına ünlü bir bilgin geldiğinde kendileri ne çeki düzen vermektey diler Araplar, Türkler ve Farsîler'in İslâm sonrası tarihi bu gibi binlerce örnekle doludur
İslâm alemindek i bu pırıltılı yükselişin ve ulaşılan yüksek uygarlık düzeyinin bence bir numaralı nedeni, ülkelerinin sınırlarını, kâlplerini ve akıllarını bilimin aydınlığına sonuna kadar açan o bilge atalarımızdır Onlar bilgiye, bilginler e değer verirken o bilginin geldiği etnik kökeni, ulusu ya da dini hiçbir zaman sorgulama vesilesi yapmıyorlardı "Bilgi nereden gelirse gelsin hoşgelir, yeter ki Müslümanlar gelişip kalkınsın" diye düşünmekteydi bu ileri görüşlü insanlar Bu yüzden de o dönemin bir çok Doğulu ve Batılı bilgini, kendisini huzur ve güven içinde hissettiği için, çağın en ünlü bilim merkezler i olarak anılan büyük İslâm kentlerin e göç etmişlerdir Her bilim adamı düşüncelerinden dolayı saygı göreceği, araştırmalarını rahatça yapabilec eği ve bu konuda aralıksız destek alabileceği bir yerde yaşamayı arzu eder Ben niye yıllardır ABD'deyim, bunca Türk ve Arap bilim adamı neden Amerikan, İngiliz ya da Alman üniversitelerinde görev yapıyor? Yaşadığımız göçmenlik süreci, bundan 500 yıl önce İslâm âlemine doğru akan Avrupalı bilginler in ve sanatçıların yaşadığı sürecin aynısı değil midir? Günümüzde gerek NASA'da, gerekse Amerika ve Avrupa'nın önde gelen diğer bilim kurumlarında binlerce Müslüman bilim adamı görebilirsiniz Ülkeleri onlara benzer ekonomik ve bilimsel standartl arı sunabilse ydi hiçbiri yurdundan uzakta göçmen konumuna düşmek istemezdi
İslâm dünyası bugün hiç de içaçıcı bir durumda değil Pek çok alanda çağdaş uygarlığın gerisinde kaldık Bunun sebebi ise şimdiki yöneticilerin kendileri ni ve yönettikleri toplumları "kültürel istila" gerekçesiyle yeni fikirlere kapatmış olmalarıdır Bu gidişi kesinlikl e hiç sağlıklı bulmuyoru m İmam Gazâlî 900 yıl önce Aristo'yu rahatça okuyup anti-tezini üretebilirken, bugün çoğu İslâm ülkesine doğru düzgün bilimsel yayın dahi ulaşamıyor Eğer "yabancılar gelip kültürümüzü istilâ edecek" korkusuyl a yaşarsak bu gidişle daha da geri kalacağız Özgüveniniz sağlam olsun, inancınıza ve kültürünüze adam gibi sahip çıkın, yabancı fikirlere de kültürünüzü istilâ ettirmeyi n o zaman! Dışarıdan gelen her rüzgârdan korkup pencerele ri sıkı sıkıya kapatırsak, o zaman da evin içinde havasızlıktan boğulup ölürüz
Benim bütün umudum, İslâm dünyasında halen yetişmekte olan genç kuşaktadır Ardımızdan gelen bu kuşak gerçeklerin farkında, onlar yakın bir gelecekte ülkelerinde teker teker işbaşına geçecekler Eğer geri kalmışlığımızın nedeninin İslâm'ın kendisi değil İslâm adına hareket eden yobaz ve korkak yöneticiler olduğunu yeterince iyi idrak ederlerse, bunlar kendi halklarının önünü açacaklardır İslâm kültürü öylesine dışa açık ve dinamik bir kültürdür ki bir kez zincirind en boşanmayagörsün, çok kısa bir süre içinde Batı uygarlığının siyasal ve bilimsel düzeyini yakalamamız işten bile olmaz
Bakın Çin'e, daha düne kadar tam bir kapalı kutuydu Ama kendi içindeki bazı despotik uygulamal arı kaldırarak son yıllarda nasıl da başdöndürücü bir sıçramaya imza attı Sporda, sanatta, bilimde, teknoloji de, ticarette, turizmde ve her alanda onlar var artık ABD'yi bile ürküten bir güç olarak geliyorla r
Ben, Çin'e araştırma için girebilen ilk "Batılı" bilim adamlarından biriyim 1979'da Çin'in ABD ile kopuk olan diplomati k ilişkilerini yeniden başlatma kararı almasının ardından kalabalık bir araştırmacı grubuyla bu ülkeye gittim ve kuzeybatı Çin'deki çöllerde altı hafta süren bir jeolojik çalışma yaptım Bu çalışma sonradan National Geographi c Society'nin ünlü dergisind e de yayımlandı ve Çin Devleti elde ettiğimiz bilimsel sonuçlardan çöllerinin ıslahı adına büyük yararlar sağladı
Yakın geçmişin kapalı devletler i Hindistan ve Güney Kore de son yıllarda benzer türden kültürel açılımlar gerçekleştirdiler İslâm dünyasında ise bu kötü gidişin kendileri ni bir yere götüremeyeceğini farkeden iki önemli devlet var: Malezya ve Endonezya Onlar da silkeleni p üzerlerindeki ölü toprağını attılar ve son dönemlerde büyük bir şahlanış içindeler Dileğim bu bilinçlenme dalgasının kısa zamanda bütün İslâm alemine yayılmasıdır Bizi İslâm uygarlığının birer mensubu olmak değil kötü yöneticiler bu durumlara sürükledi, lütfen bunu asla unutmayın Eğer yaşanan geriliğin baş sorumlusu İslâm olsaydı, o zaman hepimizin o çok gururlandığı "âltın çağı" da yaşayamazdık Ama modern zamanların zorunlu kıldığı bazı dönüşümleri kendi içimizde bir türlü gerçekleştiremedik

'11 Eylül travmasını iletişimle atlatacağız' 

- Olağanüstü bir bilimsel kariyerin iz var ABD başta olmak üzere bir çok Batılı ülkede büyük itibar görüyorsunuz Hattâ NASA'daki lâkabınızın da "Kral" olduğunu biliyoruz 11 Eylül 2001'de ABD'de yaşanan terorist saldırılardan sonra dünyada büyük bir dinsel kamplaşma başgösterdi Müslümanlara karşı sergilene n soğuk ve düşmanca tutumun sizin akademik ve özel hayatınızda da yansımaları oldu mu acaba ? 

- Ben, geride bıraktığımız kırk yıl boyunca bir çok ülkeye geçici nitelikte bilimsel yolculukl ar yaptıysam da çoğunlukla ABD'de yaşadım Ana çalışma üssüm ve yaşam alanım hep burası oldu Dolayısıyla bu kadar uzun süre yaşadığım bir ülkede bir çok köklü dostlukla r da geliştirdim Amerikan kamuoyu beni yakından tanıyor Katıldığım radyo-televizyon programla rının, gerçekleştirdiğim gazete-dergi söyleşilerinin ve görev aldığım bilimsel konferans ların sayısını artık hatırlayamayacak haldeyim Bütün bu etkinlikl erim sırasında ise kamuoyunu n önünde her zaman "Müslüman bilim adamı" kimliğimle bulundum 
11 Eylül olayı, hayatını ABD'de sürdüren bir çok Müslüman gibi beni de derinden sarstı Doğal olarak yaşanan bu korkunç olayın İslâm ile ilişkisini -daha doğrusu ilişkisizliğini- kamuoyuna doğru bir biçimde anlatabil mek için kâlbimin derinlikl erinde ciddi bir sorumlulu k hissettim O tarihten bu yana da fırsatını bulduğum her yerde kitlelerd e "gerçek İslâm"ı anlatmak için elimden geleni yapıyorum Bu konuda Amerikan medya kuruluşlarına bir çok kez konuştum ve yüce bir din olarak İslâm ile İslâm kisveli terör hareketle ri arasındaki keskin farkı kitlelere dilim döndüğünce aktardım Size dürüstçe söyleyeyim ki bugüne kadar ne medyadan, ne meslektaş çevremden, ne de sokaktaki sıradan insanlard an kişiliğime ya da dinime yönelik bir sataşma, taciz ya da saldırı olmamıştır Aksine, yaptığım ısrarlı açıklamaların beni izleyen kamuoyu üzerinde derin bir etkisi olduğunu mutlulukl a müşahade ettim Bir çok Amerikalı benim yaklaşımlarımı dinledikt en sonra ilk andaki öfkelerinin geçtiğini ve artık daha sağduyulu düşünmeye başladıklarını dile getirdile r Onlar, bu kör şiddetin kökeninde Allah'ın emirlerin in olamayacağını anlamış insanlardı
Ama, 11 Eylül saldırılarının ABD'de -hoş, sanki dünyanın diğer bölgeleri farklı mı?- İslâm'ın imajını bir miktar zedelediği şeklindeki tesbitin de özünde doğrudur ABD'de, sokaktaki insanlar arasında zaman zaman sürtüşmeler ve karşılıklı sataşmalar yaşanabiliyor Bu noktada ise biz aydınlara büyük sorumlulu klar düşüyor ve ben de kendi adıma fırsat bulduğum her platformd a İslâm kültürünü tanıtmaya gayret ediyorum Gelecek için kesinlikl e iyimserim Bunun, zamanla tedavi edebileceğimiz bir kültürel sorun olduğunu düşünüyorum

'1 Milyon Erkek protestos unun hakemiydi m' 

- Hocam, hazır Amerikan toplumund aki dinsel önyargılardan söz etmişken, konuyu sizin şu ünlü "1 Milyon Erkek" protestos undaki "uzaktan hesaplama" tekniğinize getirmek istiyorum Bu olaydaki rolünüzü internett e hakkınızda yer alan ilginç bilgilerd en öğrendim O protesto gösterisi sırasında yaptığınız şey tam olarak neydi? 

- Ali, bildiğin gibi, halen bir "Uzaktan Algılama Merkezi"nin başındayım Burası Boston Üniversitesi'ne bağlı bir araştırma kurumu ve ben de 1986'dan beri bu merkezde yönetici olarak çalışıyorum Yaptığımız iş, en kaba tanımıyla, uydu fotoğraflarına bakarak dünyanın herhangi bir bölgesinde petrol, altın ya da su gibi değerli yeraltı kaynaklarını aramak ve isabetli bir değerlendirme sonucunda da bu kaynakları gerçekten bulmak "Uzaktan Algılama" (Remote Sensing) adıyla tanınan bu bilimsel araştırma alanı ayrıca dünyanın ekolojik dengeleri ndeki her türlü bozulmayı, deprem riski içeren ya da çölleşen bölgeleri saptamakt a da kullanılabilir Son dönemlerde yeni kentsel yerleşimler kurmaya en uygun alanların tesbitind e de bizim elde ettiğimiz verilerde n sıklıkla yararlanılıyor Yani, özetle yeryüzünün herhangi bir köşesini jeoloji, matematik, coğrafya, optik, kimya gibi bilimlerd en de yararlana rak havadan "yorumluyo ruz" Ben bu konudaki bilgi birikimim i 1970'lerde Nil kıyılarında nüfus artışıyla gelişen gıda temini ve yerleşim alanı sorunlarını saptamakt a kullandım ve o dönemde bilim danışmanlığını yaptığım Mısır eski Devlet Başkanı Enver Sedat'a bir rapor sunarak, onu bu bölgede bir "çölden yeni toprak kazanma programı" uygulaması için uyardım Demografi k bir tıkanmayla karşı karşıya olan Nil havzası insanları da bu projenin hayata geçirilmesiyle büyük ölçüde nefes aldılar Yani, bu alandaki uzmanlığım yıllar sonra kendi doğduğum coğrafî bölgeye de hizmet etmemi sağladı Daha sonraları aynı türden araştırmaları Umman, Kuveyt, Katar, Birleşik Arap Emirlikle ri ve Hindistan gibi ülkelerin çöllük bölgeleri için de gerçekleştirdim 
Şimdi gelelim "1 Milyon Erkek" olayına… ABD'de -sanırım Türklerin de yakından tanıdığı- çok etkin bir İslâmî grup var Zenci lider Louis Farakhan'ın yönettiği "Nation of Islam" (İslâm Ulusu) Vaktiyle rahmetli mücahit Malcolm X de bu hareketin içinde yetişmişti
"İslâm Ulusu" hareketin in yönetim merkezi Chicago'dadır Bu grubun lideri Farakhan, 1995 yılında Beyaz Saray'ın siyahlara yönelik kimi politikal arını protesto etmek amacıyla, Chicago'dan ülkenin dört bir köşesinde yaşayan Afro-Amerikalılara "başkent Washingto n'a yürüme" çağrısı yaptı Bu, hem Farakhan'ın siyahlar üzerindeki karizmasını, hem de "İslâm Ulusu" hareketin in ülke çapındaki etkinliğini ölçecek riskli bir gövde gösterisiydi Herkes bu ateşli çağrıya kaç insanın uyacağını merak ediyordu O sırada Beyaz Saray'da Başkan olarak Bill Clinton oturmakta ydı 
Sonuçta Washingto n'da gerçekten çok büyük bir kalabalık toplandı Ama bu kez de siyasetçilerden ve bazı medya organlarından "toplantı bölgesine bekleneni n çok altında katılımcı geldiğine ilişkin" eleştirel sesler yükselmeye başlamıştı Ülkenin çeşitli yerlerind eki millî parkların yönetimi ve korunmasıyla görevli olan Amerikan Millî Parklar Dairesi elindeki fotografi k verilere dayanarak katılımın 400 bin kişi dolayında olduğunu açıkladı Farakhan ve yandaşları ise tüm engelleme lere karşın yeterli sayıya ulaşıldığını savunuyor, zenci düşmanlarının yapılan proteston un boyutlarını küçültmeye çalıştığını ve katılımın 1,5 milyon kişiye ulaştığını ileri sürüyorlardı İddiaların karşılıklı kavga ve hakaret boyutuna ulaşması üzerine benim araştırma merkezim olayın "bilimsel hakemi" olarak tayin edildi Gösteriden sonraki üç gün boyunca on yardımcımla birlikte yüksek binalarda n ve gökyüzünden çekilmiş fotoğraflar üzerinde çok ayrıntılı bir çalışma gerçekleştirdik Sonunda, 19 Ekim 1995 günü resmî raporumuz u kamuoyuna açıkladık: Artı ve eksi yüzde 20 yanılma payıyla, gösteriye ortalama 837 bin insan katılmıştıYani o gün orada en az 670, en çok da 1 milyon 4 bin kişi bulunuyor du Bizim rakamlarımız tartışmaların her iki cephesind ekiler tarafından da doğru kabul edildi ve kavga sona erdi Aslında Farakhan için hiç de fena sayılamayacak bir sonuçtu bu… 

- Bunu nasıl saptayabi ldiniz? 
- Meslek sırrı diyelim! Ancak size şunu söyleyeyim ki ben ve ekibim gerektiğinde bir sahildeki ya da dev bir çöldeki kum tanelerin i de sayabilir iz
- Ne diyorsunu z siz Hocam? 

- Evet, aynen öyle… Bilimin yasalarını kullanırsanız bu da mümkün Nitekim, geçmişteki bazı araştırmalarımda çöl kumu saymışlığım da vardır Ancak, elbetteki bu sayımlarda her zaman için belli bir hata payı da bulunmakt adır Araştırmanın sonucun yayımlarken bu hata payını da mutlaka duyururuz Yine de merak edenlere belli bir fikir verebilec ek kadar doğru rakamlara yaklaşıyoruz Merkezimizin 1997 yılında NASA yönetimi tarafından "Uzaktan Algılama Mükemmelik Ödülü"ne lâyık görüldüğünü de burada eklemek isterim
(El Baz'ın bu araştırması hakkında daha ayrıntılı bilgiye sahip olmak isteyen okurlarımız aşağıdaki linklere göz atabilirl er) 
http://encyclopedia.thefreedictionar...lion Man March 
http://www.bu.edu/remotesensing/Rese...MM/MMMnew.html

YENİ ŞAFAK FARUK-EL BAZ RÖPORTAJ

YAZI DİZİSİ 3 . BÖLÜM

http://www.dipsizkuyu.net/16-bilim/19314-nasanin-musluman-krali-prof-dr-faruk-el-baz-yeni-safak-gazetesi-yazi-dizisi.html

'Apollo 15, Ay'a Fatiha Sûresi'yle gitti' 
2000 yılında National Geographi c televizyo n kanalının yayınladığı "To The Moon" adlı bir belgeseld e, Apollo 15 uçuşu başlamadan önce, misyonun komutanı David Scott'a mürettebatı tehlikele rden koruması dileğiyle bir Kur'an hediye ettiğinizi dinlemiş ve çok duygulanmıştım Sonradan bu olayı ele alan bir de yazı yazdım gazetemiz de Sözkonusu yazı kısa sürede hayli popüler oldu ve ülke çapında bir çok internet sitesine girdi
(İlgilenenler için: 
http://www.yenisafak.com/arsiv/2003/...tarih1901.html
Hazır size ulaşmışken artık bu öykünün bütün ayrıntılarını öğrenmek istiyorum Hocam O Kur'an gerçekten Ay'a kadar gitti mi? Gittiyse şimdi hâlâ orada mı? 

- Sevgili Ali, haberini biliyorum İlk yazışmamızda bana o yazının da linkini göndermiştin Sergilediğin dikkate de bu güzel ve anlamlı hatıraya gösterdiğin duyarlılığa da teşekkür ederim Benim Boston Üniversitesi'ndeki en iyi öğrencilerimden biri bir Türk'tür Bu öğrencimin adı Mutlu, Mutlu Özdoğan Kendisi, gelecekte çok şey beklediğim son derece değerli bir bilim insanıdır Onun genel bir tercümesiyle yazını inceledim ve çok mutlu oldum
Benim National Geographi c'deki o programda anlattıklarımı genel çerçevesiyle gayet doğru anlamış ve anlatmışsın Ancak birkaç küçük eksiklik vardı orada Dilersen, bu vesileyle ben de onları tamamlamış olayım 
- Hocam, dilemek ne kelime? Meraktan çatlayacağım! 

- Benim için derin bir duygusal anlam taşıyan bu olayın kökeni, Ay'a gerçekleştirdiğimiz son üç Apollo seferine uzanıyor Yani 15, 16 ve 17 numaralı Apollo misyonlarına O uçuşlardan sonra da NASA Ay defterini kapattı zaten Bu üç seferin ise diğerlerine göre -Apollo 11, 12, 13, 14- çok farklı yönleri vardı Bir kere Apollo 15 ile birlikte Ay'a elektrik enerjisiy le çalışan iki kişilik bir otomobil gönderecektik Hani şu belgesell erde sık sık izlediğiniz antenli ve üstü açık Ay arabası, yani resmî adıyla "Rover-1" Ayrıca aynı yolculukt a gemiye iki renkli TV kamerası, bunlara bağlı karmaşık yan ekipmanla r ve astronotl arın orada kimyasal deneyler yapmaları için gereken daha bir sürü teknik araç-gereç yüklenecekti
Apollo 15, Allah'ın bu gemiyi yolculuk boyunca esirgemes ini bütün kalbimizl e dilediğimiz, gerçekten çok cüretkâr bir seferdi Geminin her tarafı tıklım tıklım doluydu Araca o güne kadarki Ay uçuşlarında görülmemiş düzeyde yükleme yapılmıştı Çünkü hepimiz Ay programının yakında tamamlana cağını biliyor ve astronotl arımızın bu son üç seferden geriye getirebil ecekleri kadar bilgi getirmele rini arzuluyor duk Finansman sorunları nedeniyle, bir daha belki de Ay'a hiç gidilemey ecekti
Daha önce de söylediğim gibi, Apollo astronotl arının birçoğunu bizzat eğittim Temel uzmanlık alanlarım jeoloji ve kimyadır Yerküre jeolojisi nin yanısıra, "lunar science" yani "Ay bilimi" denilen özel dalda da uzman sayılıyorum Dünyamızın uydusunun oluşumu ve günümüzdeki yüzey yapısı hakkında geniş bilgi sahibiyim Bu yüzden de NASA Apollo misyonları sırasında araçların Ay'da inecekler i noktaların tesbitini ve inişin matematik sel hesaplama larını yapma görevini bana ve ekibime vermişti Sanırım doğru yerleri seçmişim ki hepsi de görevlerini kazasız belasız tamamlayıp geri döndüler! 
Özellikle son üç misyonda, yani Apollo 15, 16 ve 17 ekiplerin i eğitmede daha yoğun katkılarım oldu Onlara Ay yüzeyinde hangi noktaya inecekler i, iniş anında ne yapacakla rı, yüzeye ayak bastıktan sonra nasıl hareket etmeleri gerektiği ve ne tür kaya örnekleri toplamala rının daha yararlı olacağı gibi konu başlıklarını aktarıyordum
Ay yüzeyindeki bir astronot tek bir yanlış adımıyla kendisini de arkadaşlarını da birkaç saniye içinde mahvedebi lir Sözgelimi, ters bir hareket sonucunda yere kapaklanıp başlık vizörünü kırabilir, bu da onun saniyeler içinde boğularak ölmesi demektir Aynı şekilde dokunmama sı gereken bir yere dokunarak giysisind e büyük hasara yol açabilir ya da yüksek radyoakti f ışıma yayan bir jeolojik örneği gemiye götürerek ekibin hayatını tehlikeye sokabilir Hiçbir ayrıntıyı atlamaksızın, bu konularda daha önceden hazırladığımız bütün davranış senaryola rını daha eğitim aşamasındayken astronotl ara aktarıyorduk
Her bir ekibe ortalama ikişer yıl boyunca fiilen ders verdim Görev tarihi yaklaştıkça beni artık eşlerinden bile daha fazla görmeye başlamışlardı ve böylelikle aramızda güçlü dostlukla r oluşuyordu
Ancak, Apollo 15'in fırlatılış hazırlıkları sırasında, biraz önce anlattığım nedenlerl e, hiçbirimizin gizleyeme diği kadar yoğun bir gerilim içindeydik Böylesine yüklü bir gemi Ay'a kadar sağ salim gidebilec ek miydi? Gitmeyi başarsa bile, bu kez geri dönüşünü sırtlayabilecek miydik? Bu adamların göreve hazırlanmasına uzun yıllarımızı vermiştik, onlar da gemi de bizler için çok değerliydi Arkadaşlarının uzayın derinlikl erinde bir yerde boğularak ölmesini kim ister ki? 
Apollo 15 fırlatılmadan çok kısa bir süre önce geminin komutanı Albay David Scott'la biraraya geldim Kumanda modülünün içini inceliyor duk Ona "Sevgili dostum Dave" dedim, "Sizlerin hayatta kalabilme si için bu teneke kutunun içinde aklın, mantığın ve bilimin emrettiği herşeyi yaptık Olayın bundan sonrasında ise inançlar devreye giriyor Ben, eğer komutan olarak izin verirsen, bu gemiye kendi inandığım bir koruma mekanizma sını daha eklemek istiyorum" 
"Ne yapacaksın?" diye sordu merakla "Aracın gövdesine Kur'an'ın açılış sûresi olan Fatiha'yı koyduracağım O, benim kutsal kitabımın özüdür Belki bu düşüncem sana şimdi anlamsız geliyor olabilir, ama ben böylelikle sizleri Allah'a emanet ettiğimi düşüneceğim" diye cevap verdim Ardından da ona Fatiha'nın anlamını aktardım
Dave dinibütün bir Hıristiyandı, ama söylediklerimi kesinlikl e yadırgamadı "Kral" dedi, "Lütfen yap bunu, çünkü çok tedirgini m ve bizleri bu uçuş süresince koruyabil ecek herşeye şiddetle ihtiyacımız var! Fatiha Sûresi mutlaka gemimizde olsun!" 
Sonuçta, 26 Temmuz 1971 günü Apollo 15 Ay'a gövdesinde Fatiha Sûresi'ni taşıyarak gitti Ekibin yanında küçük bir Kur'an da vardı İhtimal dahilinde ki binlerce riske rağmen hiçbir aksilik olmadı Kazasız belasız Ay'a gidip "Yağmurlar Denizi" bölgesindeki Apeninne Dağları'nın eteğine indiler, kameraları kurdular, deneyleri yaptılar, otomobili çalıştırıp gezintiye çıktılar ve o güne kadar "örümcek"ten en uzak noktaya giden astronotl ar oldular Toplam 66 saat 54 dakika ay yüzeyinde kaldılar ki bu o tarihe kadarki en uzun süreli konaklama ydı Bu sefer sırasında Kennedy Uzay Üssü'nde okuduğum duaların sayısını hatırlayamıyorum bile Çünkü eğer Apollo 15 astronotl arı yolculuk sırasında bir kazaya kurban gitselerd i, Ay yolculukl arı sonsuza kadar gündemden kalkacaktı ve bizler de bu kâbusun üzerine, bilim tarihine çok büyük bilgi birikimi kazandıran son iki seferi de yapamayac aktık Amerikan yönetimi "dünyada ve ABD'de bunca ekonomik sorun varken, Ay'ı keşfetmeye çalışmak çok mu gerekli" diyen muhalif gruplarının yoğun baskısı altındaydı o dönemde Bunlar, herbiri milyar dolarlar düzeyinde bütçe gerektire n dehşet derecede pahalı uçuşlardı NASA Apollo 15 seferi çok başarılı olduğu için son bir gayretle 16 ve 17 numaralı misyonları devreye soktu Ki bu noktadan sonra zaten bizler de Ay'dan bilgi olarak alacağımızı fazlasıyla almış durumdaydık
Ben boşinançları olan biri değilim, bir bilim insanıyım Uzay boşluğu, insan organizma sı için düşünebileceğiniz en tehlikeli yerdir Böylesine büyük bir operasyon da sırtınızı yalnızca inançlarınıza dayayarak tedbiri ve bilimsel ciddiyeti elden bırakamazsınız Bu İslâm'ın da ruhuna aykırı olur zaten Ama inanıyorum ki Yüce Allah o gün o ekibin uzayın derinlikl erine başarıyla açılmasını ve yarattığı evrenin zenginlik lerinin yeryüzündeki bütün kulları tarafından olanca ihtişamıyla görülmesini istedi Ve bu dilekle de yolumuzu ardına kadar açtı Bugünün değil, 1971'in teknoloji k düzeyinden söz ediyorum sizlere! Ben bugün bile olsa aynı yolculuğu bir kez daha düzenlemeye çekinirim doğrusu Hatırlanacağı gibi, NASA 1986 ve 2003 yıllarında iki uzay mekiğini içlerindeki mürettebatla birlikte kaybetti Kaldı ki aradan geçen 30 küsur yılda teknoloji nin katettiği aşama başdöndürücü Ama o günlerdeki teknoloji için aynı şeyleri söylemem mümkün değil, uzay gemilerin i yöneten elektroniksistemle r çok daha basitti Zaten o seferde Ay'a inen iki kişiden biri olan James Irwin, geri dönüşünün hemen sonrasında emekliye ayrıldı ve "Yüksek Uçuş" adlı bir Hıristiyanlık Vakfı'nda yöneticiliğe başladı Hayatının sonuna kadar da dindar bir insan olarak yaşadı
- Irwin'i Türk halkı da yakından tanıyor 1980'lerin ortalarında Nuh'un gemisini aramak için ülkemize gelmiş ve bir-iki kez Ağrı Dağı'na çıkmıştı Hattâ tırmanışlarından birinde ayağını kırıp hastaneye kaldırıldığını hatırlıyorum Ne ilginç bir talih, Ay'a kadar kazasız belasız gidip gelmeyi başardı, ama Türkiye'deki dağcılık serüveninde o kadar şanslı değildi 
- Evet, bu yöndeki arayışlarını ben de biliyorum Kendisini 1991'de kalp krizinden çok genç yaşta kaybettik İnsanlık tarihinde Ay'a ayak basma ayrıcalığını yaşamış 12 özel kişiden biriydi o Diğer 11'i ise halen hayatta bulunuyor Çoğuyla fırsat buldukça görüşüyorum Hepsine uzun ömürler dilerim

'Ay'a gidilmediği yönündeki iddialar gülünç' 
- Hocam, belki şimdiki soru biraz canınızı sıkacak, ancak size ulaşmışken böylesine çok tartışılan bir konuyu sormadan da edemeyeceğim Mutlaka sizin de kulağınıza gelmiştir, yıllardan bu yana ABD'de ve İngiltere'deki bazı kişi ve gruplar Ay'a aslında hiç gidilmediğini, Amerikan yönetiminin Apollo misyonu sırasında çekilen bütün fotoğraf ve filmleri Nevada'da bir hangarda hazırlattığını ileri sürmekteler Gerçi, eldeki bilimsel verilere bakıldığında bu son derece gülünç bir iddia, ancak zaman zaman kuşkucuların bazı Ay fotoğraflarında buldukları optik bilimine aykırı gibi görünen hususlar bu kuşkuları beslemeye devam ediyor Ayrıca, NASA'nın fotoğraflarda göze çarpan bazı mantıksal çelişkilerle ilgili kamuoyuna çok doyurucu açıklamalar yapmaması da bu iddiaları hâlâ ayakta tutan bir başka sebep… 
Sözkonusu komplo teorileri ni üreten bazı kaynaklar, sizin bu olayın merkezind eki "çok şey bilen kişilerden biri olduğunuzu" ileri sürüyorlar
Ay'a hiç gidilmediği yönündeki iddialar ABD'deki bilimsel faaliyetl eriniz sırasında size de ulaşıyor mu? Bu iddiaların sahipleri yle karşılaştığınızda tepkiniz ne oluyor? Onlara kızıyor musunuz, sessiz mi kalıyorsunuz, yoksa kuşkularını giderecek açıklamalar mı yapıyorsunuz? 

- Bu konudaki sorulara asla kızmadım ve kızmam da Çünkü insanların herşeyi sorgulama ya hakları vardır Benzeri türden sorularla ABD'de de sık sık karşı karşıya geliyorum ve hepsine sabırla cevap veriyorum Size şu kadarını söyleyeyim: Ben "Ay'a aslında hiç gidilmedi, NASA bize yalan söylüyor" şeklindeki iddiaların ortalıkta ilk kez dolaşmaya başladığı 1970'li yıllardan itibaren muhalif kişi ve grupların bu konudaki bütün anti-tezlerini titizlikl e takip ettim Bu insanların yazdıkları kitapları, gazete makaleler ini okudum, yaptıkları televizyo n programla rını izledim Kesin olarak söyleyeyim ki bu anti-tezlerde Ay'a gidiş serüveninin gerçek olmadığını bilimsel olarak kanıtlayabilecek bir tek ciddi satıra ya da en küçük bir fotografi k kanıta rastlayamadım Yıllardır havanda su dövüp duruyorla r Apollo Programı kapsamında Ay'a başarıyla gidip gelen 6 gemi ve yüzeye inen 12 seçilmiş adam her seferinde dünyamıza, bu dünyanın jeolojik yapısından tamamen farklı yüzlerce kilogram kaya ve toprak getirdile r Bunların hepsinin mühürlü kutuları da bir jeolog olarak ilk kez benim gözümün önünde açıldıDünyamızda bir gramlık bir benzeri dahi bulunmaya n kaya ve toprak örneklerine kendi ellerimle dokundum, onları aylarca inceledim Florida'daki yer kontrol merkezind e, hepsi öğrencilerim olan astronotl arla Ay'dan yaptığım görüntülü görüşmelere ne demeli, binlerce kare fotoğrafa ve filme ne demeli, elde edilen onca bilimsel bulguya ne demeli? Biz yüzlerce kişi Kennedy Uzay Üssü'nde aynı anda bir hayâl mi gördük? 
Bu iddiaların sahipleri ne kızmıyorum, ama bilimsel cehaletleri nedeniyle onlara acıyorum NASA'nın bazı fotoğraflardaki ufak tefek estetik rötuşlamalarından hareket ederek insanlık tarihinin en başarılı bilimsel operasyon larından birine gölge düşürmeye çalışıyorlar Çok kesin bir dille söylüyorum ki Ay'a gidildi, hem de bir değil tam altı kez gidildi ve ben hepsinde üst düzey bir yönetici olarak oradaydım
Apollo 15 seferinin, daha önce anlattığım duygusal gerekçelerle benim meslek hayatımda çok özel bir önemi var Bu yüzden sık sık ondan örnekler veriyorum Bu soru çerçevesinde size bir kez daha aynı uçuşun mürettebatına ilişkin bir başka hatıramı aktarmak isterim
Apollo 15'in Ay'a başarıyla gidip gelmesind en aylar sonra, o uçuşun -Fatiha Sûresi'ni gemisine koyduran- komutanı Albay David Scott ile bir gece NASA'daki bilimsel bir toplantıya katıldık Toplantı çıkışında bahçede yanyana yürümeye başladık Gökyüzünde müthiş parlak bir dolunay vardı Dave bir an için durdu, dolunaya uzun uzadıya hiç konuşmadan baktı Ben de çıtımı çıkarmadan onu izliyordu m Sonunda bana döndü ve aynen şöyle dedi: "Biliyor musun Faruk, Ay öylesine uzaklarda bir yerlerde ki, ben şu an bile oraya gidip geldiğime hâlâ inanamıyorum! Söylesene, biz bu işi nasıl başardık Allah aşkına?" 
Ben bu sözü bizzat Ay'a ayak basmış bir insandan duyduktan sonra, 1970'lerin teknoloji siyle Ay'a nasıl gidildiğine şaşıran insanlara artık çok da kızamıyorum Olabilir böyle kuşkular, ama bilim-kurgusal fantazile ri bir kenara bırakıp olaya bilim ciddiyeti yle bakarsak, Ay'a gidişin tartışma götürür bir tarafı yoktur Müslüman gençler bu tür iddiaları dikkate almamalı, böyle anlamsız komplo teorileri yle uğraşarak çok değerli olan zamanlarını kaybediyo rlar 

YENİ ŞAFAK FARUK-EL BAZ RÖPORTAJ

YAZI DİZİSİ 4 . BÖLÜM

http://www.dipsizkuyu.net/16-bilim/19314-nasanin-musluman-krali-prof-dr-faruk-el-baz-yeni-safak-gazetesi-yazi-dizisi.html

'Müslümanların Evrim Teorisi'nden dehşete kapılmalarına gerek yok' 
- Sayın Hocam, bugün dünyanın pek çok ülkesi gibi Türkiye'de de bilim çevrelerine materyali st görüşte olan kişiler egemen durumda Pozitif bilimlerl e uğraşan insanların, hayata bakış açısı itibarıyla siyasal yelpazeni n mutlaka 'sol kanadında' durmak zorunda oldukları gibi yaygın bir kanaat oluşmuş İyi bir bilim adamının Tanrı'yla bağlarını ya son derece zayıf tutması ya da düpedüz ateist olması gerektiği yönünde bir dayatma gözlemliyoruz bilim çevrelerinde Sözgelimi, halen üzerinde pek çok soru işareti bulunan ve kesinlikl e kanıtlanmaya muhtaç olan "Evrim Teorisi", Türkiye'deki sosyalist bilim çevreleri tarafından kamuoyuna çok kesin bir bilimsel yasa olarak lanse ediliyor, bunu kuşkuyla karşılayanlar ise aşağılanıp gericilik le suçlanıyor
Siz ise kariyerin iz boyunca hiç böyle bir materyali st maske takma gereği duymadınız ve Müslüman bir bilgin olduğunuzu her platformd a açıkça dile getirdini z
Solcu düşüncenin kuşattığı bilim mafyasının bu tür dayatmala rına ve dindar bilginler e karşı yürütülen psikoloji k savaşa ne diyorsunu z? İnsan materyali st olmadan da başarılı ve üretken bir bilim adamı olamaz mı? 

- Sevgili Ali, ilk olarak şunu önemle vurgulama lıyım ki Batı ülkelerindeki halkların tamamını topyekün materyali st olarak görmek son derece hatalı bir tutumdur Bu, bütün İslâm toplumlarını maddeciliğe hiç önem vermeyen, tamamen ruhsal boyutta yaşayan, adetâ her ferdi birer ermiş ya da evliya mertebesi ne ermiş kişiler olarak görmek kadar yanlıştır Bana göre, yeryüzündeki bütün toplumlar bu iki uç algılayışın birer sentezidi r Ve altını çizerek söylüyorum ki, ideal olanı, Yüce Allah'ın da bizden istediği, bu ikisinden birinin diğerini hakir görmeyeceği, gölgeye itelemeye ceği itidalli bir hayat çizgisi içinde yaşamamızdır
Ben Batı ülkelerinde geçirdiğim son kırk yılda senin tanımladığın mantıkla bilim üretenlere rastladığım gibi, sahip olduğu bilgiden gerekli manevî dersleri çıkarmış pek çok araştırmacıyla da karşılaştım Yani, bilim dünyası o kadar da "elden çıkmış" bir alan sayılmaz Bu konuda kesinlikl e umutsuz olmamalısınız 
Sorudaki ikinci önemli nokta ise "Evrim Teorisi" tartışmalarıyla simgelediğin farklı bakış açıları… Belki sana şaşırtıcı gelecek, ama ben bazı noktalard an bakıldığında Evrim Teorisi'nin yaradılış düşüncesiyle barışık yönleri olduğunu da düşünüyorum Çünkü bu teori aslında çok dallı budaklı ve geniş kapsamlı meseleler e giriyor Orada savunulan ları yalnızca -iman sahipleri ni haklı olarak rencide eden- şu ünlü "İnsanın atası maymunums u canlılardır" iddiasından ibaret olarak düşünmek bence eksik olur
Benim babam Kahire'deki El-Ezher Üniversitesi'nde hoca ve yöneticiydi Yaşamı boyunca beni, kız ve erkek kardeşlerimi kaynağı ne olursa olsun bilgiye doğru yürümemiz ve o bilgiyi ne yapıp edip kazanmamız konusunda yüreklendirmiştir Bunu yaparken de bizlere İslâm'ın yolundan uzaklaşmamız anlamına gelebilec ek en küçük bir olumsuz tavsiyede dahi bulunmamıştır Söylediği şey çok açıktı ve hepimizce de gayet tanıdıktı: "Bilim Müslümanların kaybolmuş malıdır, onu Çin'de bile olsa gidip alın!" 
Babam sayesinde dogmaların etkisinde n kurtulara k çevreme ve dünyaya açıkfikirlilikle bakmayı öğrendim Bu yaklaşım biçimi de sonradan bütün hayatıma yön verdi 
"Evrim Teorisi", adı üstünde, yalnızca bir teoridir Araştırılmaya, incelenme ye ve üzerinde konuşulmaya muhtaç bir teori Yaradılış inancı ise bilimsel bir teori değil -yine adı üstünde- inançtır
Sözün burasında, sana Evrim Teorisi'ne ilişkin olarak kendi bulgularımdan bir örnek vermek isterim Ben yükseklisans eğitimimi Güney Mısır'daki Assiut Üniversitesi'nde jeoloji üzerine yaptım Okulu bitirme projem ise 60 milyon yıllık bir kaya kalıntısı içinde bulduğum mikrofosi llerdi Yaptığım araştırmalar sonucunda, o dönemin deniz canlılarının giderek küçüldüğünü ortaya çıkardım Çünkü yaşadıkları su kaynakları organizma larını besleyece k yoğunlukta bir gıda potansiye linden yoksundu ve bu tehdit nedeniyle onlar da adım adım daha küçük formlara doğru kaymaktay dılar Aynı türden kabuklu deniz canlılarının çağlar içinde ciddi farklılık gösteren kabuk büyüklükleri de bu tezimi kanıtlıyordu Elde ettiğim bulguları gıda kaynaklarına bağlı "cüceleşme" (dwarfism) olarak formüle edip yayınladım Bu canlıların yaşadıkları şey, bazılarının "evrim" dediği o uzun sürecin küçük bir kesitiydi
Şimdi, ben Müslüman bir bilim adamı olarak ta kırk yıl öncesinde Mısır'da böyle bir bulguya ulaştım Ne yapacağım bunu, örtbas mı edeceğim? Hayır, ortada zaten inancıma aykırı bir durum yok ki, neden rahatsızlık duyayım? Benim inancıma göre, Allah yeryüzündeki bütün canlıları değişen çevresel şartlara göre kendi biyolojik önlemlerini alacak ve organizma larını yeniden biçimlendirecek bir mükemmellikte yaratmıştır Ayakta kalabilme k için küçülmesi gerekenle r küçülmüş, boylarının uzaması gerekenle r boylarını uzatmış, yüzmeyi öğrenmesi gerekenle r yüzmeye başlamış, daha hızlı koşmaları gerekenle r daha hızlı koşmuştur Ve bütün bu değişikler de milyonlar ca yıllık bir sürece yayılmıştır
Eğer yaratıcımız öyle dilemişse hayat bu şekilde de yürür Yok eğer dilemezse bilime uygun bir vesile türetir ve o türün varlığını sona erdirir Dinozorla rın, insanların varolduğu bir dünyada onlarla birarada yaşadıklarını düşünebiliyor musun? Herhalde korkunç şeyler olurdu yeryüzünde Ama evrim denilen süreç duruma müdahale ederek onları bu dünyadan daha yolun başında -bir şekilde- çekip almış Birilerin in "evrim" dediği bu ayıklama programına bizler ise rahatlıkla "Allah'ın küllî iradesi" diyebilir iz 
Kısacası, Müslüman bir bilim adamı olarak ben evrim araştırmalarından çok da rahatsızlık duymuyoru m Dahası, bu alanda çalışan bilginler in belli bir noktaya kadar mantıklı sonuçlara vardığına da inanıyorum Evrenin hakimi olan yüce Allah aynı evreni tümüyle bilim yasalarına uygun olarak yaratmıştır Yaratma süreci ise halen devam ediyor Evrende yaşanan herşeyin "âdetullah" gereği birer bilimsel açıklaması bulunmakt adır Bilim adamlarının yapmaya çalıştığı şey ise yalnızca bunların adlarını koymaktır Gördükleri mucizeler karşısında düşünüp iman etmeyenle r var ise bu onların kişisel felaketid ir Bulduğum her yeni şey, bir Müslüman olarak benim imanımı güçlendiriyor


YENİ ŞAFAK FARUK-EL BAZ RÖPORTAJ

YAZI DİZİSİ 5 . BÖLÜM

http://www.dipsizkuyu.net/16-bilim/19314-nasanin-musluman-krali-prof-dr-faruk-el-baz-yeni-safak-gazetesi-yazi-dizisi.html


'Henüz bir tek uzaylı bile görmedim' 

Prof Dr El-Baz, bir Müslüman olarak bilim dünyasına ve kültürlerarası yakınlaşmaya katkılarından dolayı 2002 yılında ABD'nin en önemli İslâmî sivil toplum kuruluşlarından biri olan Güney Californi a İslâm Merkezi tarafından "Başarı Ödülü"ne layık görüldü

- Sayın Hocam, insanoğlunun uzayın fethine yönelik en önemli atılımlarında çok kritik görevler almış bir bilim adamı olarak, adınız internett eki "UFO" sitelerin de de sıklıkla anılıyor Bu sitelerin büyük bir bölümü ne yazık ki bilimsel ciddiyett en uzak, olaya fantazi boyutunda yaklaşan kafa karıştırıcı yayınlar yapmaktal ar Ancak, kanımca dünya dışı yaşam yalnızca hayâlperestlerin ya da Hollywood'un değil, ciddi bilim adamların da üzerinde önemle durması gereken bir konu… 
Bu gibi gruplar sizin için de "Apollo Ay Programı sırasında ele geçirilmiş dünya dışı yaşam bulgularını gizleyen ekibin çok önemli bir üyesi" diyorlar Onlara göre, dünya üzerinde bu "top secret" sırra vakıf olan az sayıdaki bilginden birisiniz
1967-1972 yılları arasında gerçekleştirilen Apollo yolculukl arı sırasında Ay'da gerçekten dünya dışı zeki yaşama ilişkin bulgular elde edildi mi? Sözgelimi, uzaylılar tarafından inşâ edildiği düşünülebilecek mimarî yapılar, geçmiş uygarlıklardan kalıntılar gibi… Bir de Apollo astronotl arının seyahatle ri sırasında kendileri ni takip eden bir çok UFO'nun filmini çektikleri söyleniyor Son yıllardaki insansız Mars seferleri nde de bu tür iddialar ortaya atıldı Ne diyorsunu z bu tür söylentilere? NASA'da birşeyler dönüyor da bizler mi bilmiyoru z? 
- Benim kırk yıllık bilim serüvenim içinde, şimdiye kadar önüme dünya dışı yaşam iddialarını destekley ecek nitelikte tek bir kanıt bile gelmedi Aldığım sorumlulu klar gereği çok üst düzey bilimsel ortamlard a bulundum, ama gerçekten bu konunun imâ yollu dahi gündeme geldiği bir durum olmadı Üzülerek söylüyorum ki biz bilim adamlarının elinde hâlâ "kanıt" sayılabilecek tek bir film, fotoğraf ya da dünyadışı malzeme yok Hayâlperestlere bakarsanız Amerikan hükümetine bağlı gizli birimlerd e bunlardan yüzlercesi var, ama bana sorarsanız henüz en küçük bir kanıta dahi ulaşabilmiş değiliz Tabii, ben kanıt derken amatör araştırmacıların ucuz hilelerle bezenmiş film ve fotoğraflarını kastetmiy orum, ciddi bilimsel bulgulard an söz ediyorum
Evrende henüz bizim dışımızda zeki bir yaşamın ipuçlarını ne yazık ki yakalayab ilmiş değiliz "Ne yazık ki" diyorum, çünkü başka gezegenle rde yaşam olabileceği yönündeki iddiayı topyekün reddetmek için hiçbir nedenimiz yok Ne dinsel ne de bilimsel açıdan Olabilir elbette ve ben böylesine önemli bir bulguya ulaştığımda bunu insanlık âleminden gizlemeye gerek duymam Ama yeşil derili uzaylıları şimdiye kadar yalnızca Spielberg'in filmlerin de görme şansına eriştim! 

'Müslüman gençlikten çok şey bekliyoru m' 

- Gerçi bu saatten sonra ikinci bir Faruk El-Baz yetiştirmek oldukça zor, ancak biz yine de sizin ağzınızdan gençliğe yönelik umut dolu bir mesaj almak istiyoruz Çağdaş bilimin en seçkin isimlerin den biri olarak, kendini bilim dünyasına adamak isteyen genç kuşaktan Müslümanlara ne gibi mesajlarınız olabilir? Büyük bilimsel kuruluşların yönetimlerini ellerinde tutan Batılı hükümetlerin bugünkü önyargılı İslâm anlayışı ve Doğu toplumlarına mesafeli yaklaşımı dikkate alınırsa, Doğu ülkelerinden çıkıp dünya çapında saygınlık kazanacak daha başka uluslarar ası bilginler de çıkarabilir miyiz? Yoksa bu süreç sizin kuşağınızla birlikte sona mı ermiş olacak? Yeni keşifler yapmak ve hem İslâm alemine hem de küresel bilime katkıda bulunmak isteyen Müslüman gençlere ne tavsiye edersiniz? 
- Sevgili genç Müslüman kardeşlerime bu vesileyle iletmek istediğim bazı özel mesajlarım olacak elbette Bu yüzden de şimdiki soruyu en az diğerleri kadar önemsiyorum Ali… 
Ben jeolojide olduğu kadar ilâhiyat alanında da yetkin hocaların elinde büyümüş bir kişiyim Babam, daha önce de söylediğim gibi, dünyanın sayılı üniversitelerinden biri olan El-Ezher'de hocaydı ve bizleri katıksız bir inançla büyüttü Kendisi aynı zamanda bilimin her dalına gönül kapıları sonuna kadar açık bir aydındı Sürekli okumamızı, araştırmamızı ve evreni olabildiğince anlamamızı isterdi Şu hiç unutulmasın ki İslâm dininde insanoğlunun bilimsel anlamda gelişmesini, ilerlemes ini ve atılımlar yapmasını engelleyi ci hiçbir emir ya da yasak yoktur Hurafeler i ve bidatları boşverip, Kur'an'ın ruhuna bakarak konuşursak, Allah'ın kitabında böyle mantıksızlıklar göremeyiz! Aksine diğer bir çok dinsel inanışın aksine, son din olan İslâm, Kutsal kitabı Kur'an aracılığıyla bizleri içindeki herşey ile birlikte evren denilen bu sonsuz boşluğu keşfetmek için motive etmekte, hattâ neredeyse düpedüz kışkırtmaktadır İslâm'ın ruhunu tam mânasıyla kavramış bir Müslüman için, yaşadığı dünyayı, onun üzerinde bulunan canlı-cansız bütün varlıkları ve bunun da ötesinde evreni araştırmak adetâ bir ibadettir
Çağımızda genç Müslümanların en öncelikle yapmaları gereken şey, inançlarına sıkı sıkıya sarılmak, bu konuda eksik olduğunu gözlemlediğim özgüvenlerini güçlendirmek ve ardından da donanabil dikleri kadar çok bilgiyle donanmaktır Yüce Allah da onun aziz peygamber i de "cahil insanın kaybedenl erden olacağını" defalarca buyurmuşlardır Daha fazla bilgiyle donanan insanın hem kendine hem de başkalarına saygısı artar Toplumun diğer üyeleriyle didişmeyi bırakıp onları sevgiyle aydınlatmaya girişir
Ben eğer okumaya ve bilgilenm eye bu denli kararlı bir biçimde, tutkuyla bağlanmasaydım, şimdilerde Nil kıyısında bir yerlerde belki de yaşlı bir çoban olarak ömrümün son yıllarını yaşıyor olacaktım Elbette ki bu sözümle çobanları küçümsemiyorum, ileri bir uygarlığın işini iyi yapan çobanlara da ihtiyacı var Ama onlardan daha önce, hayvanlar a değil insanlara rehber olacak nitelikte kişiler yetiştirmemiz gerekli Bu yüzden de Allah'tan sürekli bilgiyi diledim, O da kâlbime göre verdi ve bana tarihin kırılma noktalarını oluşturan önemli olaylarda kritik roller üstlenmeyi nasip etti
İtiraf etmek gerekir ki, benim kuşağım Arap/İslâm dünyasında güçlü bir "ümmet bilinci"nin oluşturulması noktasında başarısız olmuştur Benim gençlik yıllarımda İslâm ülkelerinde abartılı bir biçimde miliyetçi rüzgârlar esiyor, zaman zaman da sosyalist görüşler egemen oluyorduŞimdi geçmişe dönüp baktığımda İslâm dünyasının selametin in bu akımlarda olmadığını daha iyi görüyorum
Bizler ilk gençlik yıllarımızda yeterince şuurlu değildik Ancak, bütün içtenliğimle söylüyorum ki İslâm dünyasının şimdiki genç kuşaklarından çok daha umutluyum Yeni gelen nesiller, bilgiyle donanmış, parmakla gösterilen insanlar olarak İslâm'ın tüm dünyada seçkin birer temsilcil iğini yapacakla r ve bizim başaramadığımızı mutlaka başaracaklar İnsanlık ailesi içinde İslâm ümmetinin mutlaka saygın ve özel bir yeri olacaktır İslâm, Türkiye'deki ve dünyanın diğer köşelerindeki aydın Müslümanlar sayesinde gelecekte terörle ve gerilikle değil, "en ileri olmakla" özdeş bir kavrama dönüşecektir Hepinizde n çok çalışmanızı istiyorum Mısır'daki ücrâ bir köyde doğan Faruk şu küçük hayatına bütün bunları sığdırmışsa, sizler elbette ki daha fazlasını yapabilir siniz Hayata asılın ve başarın İslâm kaybedenl erin dini değildir Ayrıca şunu da hiç unutmayınız ki dünyadaki hiçbir aklı başında devlet, bilimsel çalışmalarında İslâm dünyasından gelen üstün beyinlere set çekerek bir yere varamaz İnsanlığın gelişimine yön veren bütün büyük bilimsel atılımlar, daimla farklı uluslarda n insanların ortak zekâsı ve gayretiyl e gerçekleştirilmiştir NASA'da Ay'a ilk ayak basıldığında bir sürü Müslüman bilim adamı çalışıyordu, bugün de çalışıyor, aynı şekilde gelecekte de çalışacaktır Çünkü dünyanın bizden öğrenecek çok şeyi var
'Türkiye'ye üç kez geldim' 
- Hocam, benim ülkem Türkiye'yi merak ediyor musunuz hiç? Sözgelimi, bizdeki bilim ortamını yakından tanımak ister miydiniz? Herhangi bir bilimsel kuruluştan ciddi bir davet gelse Türkiye'yi ziyaret eder misiniz? Sizi ülkemizde ağırlamak bize büyük bir gurur verir

- Belki şaşıracaksın şimdi ama, ben Türkiye'ye daha önce üç kez geldimİki kez Ankara'da, bir kez de İstanbul'da bulundum Attığım her adımda ortak bir kültürün topraklarında olduğumu hissedere k bu ziyaretle rimden büyük keyif aldım Sonuncu gelişim 2002 Haziran ayında İstanbul'aydı ve uzaktan algılama üzerine uluslarar ası bir konferans a katılıp tebliğ sundum (İTÜ tarafından düzenlenen Third Internati onal Symposium Remote Sensing of Urban Areas-Üçüncü Uluslarar ası Kentsel Alanların Uzaktan Algılanması Sempozyum u, 11-13 Haziran 2002) 
Bu süreçte ülkenizin değerli bilim adamlarıyla çok yapıcı görüş alışverişlerim oldu Eminim ki bu tür ziyaretle rim yakın gelecekte de tekrarlan acak O zaman İstanbul'da seninle bu kez de yüzyüze görüşmeyi dilerim 

- Bunu ben de çok isterim Hocam Bizleri kırmayıp, üniversitedeki onca yoğunluğunuz içinde bu kıtalararası söyleşiye zaman ayırdığınız için gazetem ve okurlarımız adına size gönülden teşekkür ediyorum
- Ben de içtenliğin için teşekkür ederim Ali… Kardeş Türk halkına lütfen selam ve saygılarımı ilet
Bu söyleşiden hemen sonra Fas'ın başkentindeki bir konferans a katılmaya gideceğim Konferansın konusu "Arap Dünyasında Gençliğin Eğitimi" Gördüğün gibi yalnızca Ay'a iniş ya da uzaktan algılama ile uğraşmıyorum, İslâm dünyasının seni üzen çağdaş sorunları beni de fazlasıyla üzüyor ve bu konuda son nefesime kadar çalışmaya devam edeceğim Gayret bizden, takdir Allah'tan… 
(Türkiye'nin herhangi bir yerinden Prof Dr Faruk El-Baz'a İngilizce ya da Arapça olarak selam mahiyetin deki mesajlarınızı iletmeyi arzu ederseniz, Boston Üniversitesi Uzaktan Algılama Merkezi'nin aşağıdaki faks numarasını kullanabi lirsiniz: 
Bütün ön kodlar dahil olarak-- 001 / 617 / 353 32 00)

NASA AYA YOLCULUKLA İLGİLİ FARKLI BİR HABER

http://kaan.girti.com/article/40/aya_gidildi_yalani



 

Bugün 7 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol